Lokman Hekim
Lokman Hekim köşemizde sağlıklı bir hayat için ihtiyacımız olan temel bilgileri yer almaktadır.
Guatr ve Nodül
Guatr nedir ?
Tiroidin genel anlamda büyümesine GUATR adı verilmektedir. Büyüyen bir tiroit dışardan görülebilir veya boynun bir veya iki tarafında şişlik şeklinde hissedilebilir. Bazen de hastalar boyunlarının sıkıldığını ifade ederler. Büyüme; düzgün ( difüz guatr ) ya da yumrulaşmalar şeklinde ( nodüler guatr ) olabilir. Her iki halde de ya guatr normal çalışıyor ( ötiroit guatr ) ya fazla çalışıyor ( hipertiroidik guatr veya toksik guatr ) ya da az çalışıyor olabilir ( hipotiroidik guatr ). Çalışma bozukluğu olan guatrların yarattığı yakınmalara daha sonra değinilecektir. çalışma bozukluğu olmayan düzgün büyümelerde genellikle sorun olmaz., ancak hasta kötü kozmetik görünümden ya da nefes darlığından yakınıyor olabilir.
Nodüllü guatrın önemi nedir ?
Tiroitte gelişen nodül veya nodüller gözle görülebilir veya elle hissedilebilir. Bazen de tesadüfen tetkikler sonucunda ortaya çıkar. Özellikle son yıllarda ultrason, tomografi, manyetik rezonans (MR) gibi tetkik araçlarının yaygın kullanıma girmesiyle elle hissedilemeyen nodüller erken devrelerde saptanabilmektedir. Dolayısıyla tiroidin çalışmasında bozukluk yoksa küçük nodüller bulgu vermeyebilir ve hastanın yakınması olmayabilir. Ancak düzgün büyümede olduğu gibi kötü kozmetik görünüme ve nefes darlığına yol açabilirler. ( Resim ) Bazen nodül veya nodüllerin tiroitten bağımsız olarak kendi başlarına fazla çalışmaları ( otonomi kazanma ) sonucu toksik nodüler guatr denen durum ortaya çıkar.
Gıda Alerjisi ve Nedenleri
Gıdalar türlü yollardan kişilere dokunabilir. Gıda alerjisi bu yollardan biridir. Gıda alerjisine neden olan belli başlı yiyecekler arasında yumurta, yerfıstığı ve inek sütü bulunmaktadır. Balık ve susam da ciddi alerjik tepkilere neden olabilir. Gıda alerjisi özellikle bebekleri ve küçük yaştaki çocukları etkiler. Bazı çocuklar okula gidecek yaşa geldiklerinde alerjiyi atlatırlar. Fındık fistık ve balık alerjisi yetişkin yaşta da devam edebilir ve bazen yetişkinler başka başka gıdalara karşı da alerji gösterebilirler.
Gıda alerjisi yaygın mıdır ?
Her yirmi bebekten birinde gıda alerjisi olabilir ve alerjik tepkiler 6-12 ay içinde kendisini gösterir. Bebeklerin çoğunda alerji deride egzema (kuruma ve hassasiyet) yapar. Bebek anne sütüyle besleniyorsa egzema hafıftir.
Gıda alerjisinin belirtileri nelerdir ?
Alerji yapan gıda yenildikten birkaç dakika sonra ağzın etrafında ürtiker, kızarma ve kabarma görülür. Büyük çocuklar ve yetişkinler alerji yapan gıdayı yedikten sonra ağızlarında bir yanma hissi duyarlar ve yediklerini tükürmek isterler.
Sağlıklı beslenme ve obezite (şişmanlık)
Beslenme sağlığımızı korumak, geliştirmek ve yaşam kalitemizi yükseltmek için vücudumuzun gereksinimi olan besinleri yeterli miktarda ve uygun zamanlarda almak için yapmamız gereken bilinçli bir eylemdir. Sağlığımızın korunmasında ve hastalıkların önlenmesinde yeterli ve dengeli beslenme çok önemlidir.
Besin gıdaların içinde bulunan, bireyin yaşamını sürdürmek, büyümek, iş yapmak gibi tüm faaliyetlerini gerçekleştirmek için dışarıdan almak zorunda olduğu yapı taşlarına ve enerji kaynaklarına verdiğimiz isimdir.
Başlıca besinler şunlardır:
1. Proteinler: Et, balık, tavuk, yumurta, süt, yoğurt, peynir, mercimek, fasulye
2. Karbonhidratlar: Ekmek, makarna, pirinç, şeker, meyve ve sebzeler
3. Yağlar: Zeytinyağı, mısırözü yağı, ayçiçeği yağı, tereyağı, margarin
4. Vitaminler: A, B, C, D, folik asit, E vitaminleri gibi
5. Mineraller: Kalsiyum, fosfor, demir
6. Su
Malnütrisyon (Kötü Beslenme) Nedir?
Malnütrisyon Nedir?
Malnütrisyon; insan vücudunun büyüme, gelişme ve özel bazı fonksiyonları yerine getirebilmesi için gereksinim duyduğu ile sağlanabilen besin ve enerji arasındaki hücresel dengesizliktir.
Yetersiz gıda alımı ve özellikle artan ihtiyaç vücut depolarında azalmaya, böylece aminoasit, protein ve enerji eksikliğine yol açmaktadır. Bunların sonucu olarak kan ve dokularda metabolik değişiklikler ortaya çıkmakta, sonuçta artan katabolizma ve azalan anabolik aktivite dolayısıyla doku proteinleri azalmaktadır. Vücut gelişimi ve kompozisyonu bozulur, bu şekilde gelişen malnütrisyon sonuçta morbidite ve mortaliteyi arttırmaktadır.
Malnütrisyonun Nedenleri
Medikal Faktörler
l İştahsızlık
l Eksik dişler, diğer oral problemler ve disfaji
l Tat ve koku duyusunun kaybı
l Solunum problemleri (Amfizem)
l Gastrointestinal problemler (malabsorbsiyon)
Açlık ve Tokluk Hissi
Açlık konusunda tecrübeli kişiler sayılabilecek hint fakirleri (ve benzeri kişiler), 2-3 günlük açlıktan sonra açlık duygusunun ortadan kalktığını ve bunun yerine iyilik halinin ve öfori (mutluluk, neşe, çoşku hali) durumunun geliştiğini belirtmektedirler.
Açlığın 4 aşaması vardır:
Aşama 1:
Açlık merkezi beyinin hipotalamus adı verilen bölümünde yer almaktadır. Barsak ve mide duvarında bulunan hassas sensörler hipotalamus ile irtibatı sağlarlar. Bu sensörler mide ve barsaklardaki yiyeceklerin meydana getirdiği dolgunluğunun miktarı hakkındaki bilgileri sinirler aracılığı ile hipotalamusa iletirler.
Diğer biyokimyasal sensörler de glukoz, amino asit ve yağ asitleri gibi çeşitli maddelerin kandaki düzeylerini kontrol ederler. Bu kontrole ilişkin bilgiler de hipotalamusa iletilir.
Kandaki glukoz (şeker) düzeyi düştüğünde, hipotalamus beyne uyarı göndererek yiyecek aranmasına yönelik davranışların başlatılmasına çalışır.
Besinlerin Sindirim Süreleri
Yediklerimizi ne kadar süre içinde sindirebildiğimizi bilirsek, spor, uyku gibi herhangi bir faaliyete başlamadan önceki öğünlerimizi daha bilinçli düzenleyebiliriz.
Örneğin uzun bir işe, yürüyüşe veya spor gibi yüksek performans gerektiren bir işe başlamadan bir saat öncesinde bir şeyler yememiz gerekiyorsa, sindirimi bir saat içerisinde tamamlanabilecek besinleri tercih etmeliyiz. Genel bir fikir vermesi açısından besinlerin sindirim süreleri şu şekilde özetlenebilir:
1 saatte sindirilebilenler: Su, çay, kahve, enerji yiyecekleri, sporcular için özel hazırlanmış karbonhidrat konsantreleri.
2 saatte sindirilebilenler: Süt, kakao, yoğurt, et püresi, beyaz ekmek, muz, müsli/corn flakes tarzı kahvaltılık tahıllar, hafif sebze, prinç/pilav, alabalık protein konsantreleri.
3 saatte sindirilebilenler: Siyah ve karışık ekmekler, kek, patates, yumurta, büyükbaş hayvan ve koyun eti, tavuk, sebze, elma.
Mineraller, Görevleri ve Faydaları
Vücudun kendi kendine oluşturamadığı inorganik maddeler olan mineraller, vitaminler ile birlikte çalışarak vücutça en fazla ihtiyaç duyulan bölgelere etkin bir şekilde ulaşmalarını sağlarlar. Dolayısıyla insan vücudunun en az vitaminler kadar minerallere de ihtiyacı vardır.
Kan basıncında, kalp ritminde, kas fonksiyonlarında, vücuttaki sıvı dengesinin devamlılığında, üremede oldukça önemli rol oynayan mineraller ayrıca kan oluşumunu ve sağlıklı sinir fonksiyonları gelişimini de kontrol ederler.
Özellikle büyüme ve gelişme çağındaki çocuklarda mineral eksiklikleri oldukça büyük sorunlara neden olabilmektedir:
Çinko: İnsan organizmasının büyüme ve farklılaşma gibi pek çok biyolojik sürecine katkı sağlayan çinkonun eksikliğinde çocuklarda bağışıklık sistemi yeterli derecede etkin olamadığı için multisistem hastalıkları görülebilir. Büyüme ve gelişme geriliği oluşabilir. Ayrıca ergenlik çağında cinsel olgunluğa erişememe, enfeksiyonlara dayanıksızlık, iştahsızlık ve kilo alamama, öğrenme ve dikkat eksikliği, tat alma duyusunda bozukluk, akne, dermatit, saçlarda incelme ve dökülme gibi cilt sorunları yaşanabilir.
İşte Her derde deva bitki; Pikan Cevizi
Batı Akdeniz Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü (BATEM) Müdürü Suat Yılmaz, ana vatanı Orta Amerika olan Pikan cevizi fidanının Türkiye'de sadece BATEM bünyesinde yetiştirildiğini ve diğer bölgelere gönderildiğini belirterek, bu cevizin, bir çok kalp damar hastalıkları ve kolesterol kontrolünde çok faydalı olduğunu bildirdi.
BATEM Müdürü Suat Yılmaz, düzenlediği basın toplantısında, Pikan cevizi ve çeşitlerini tanıttı. Pikan cevizinin Türkiye'de yaygın olmadığını, fidanının sadece BATEM bünyesinde yetiştirildiğini kaydeden Yılmaz, Pikan cevizinin ana vatanının Orta Amerika olduğunu söyledi. Bu cevizin sıfırın altında 6 dereceye kadar dayanıklılık gösterdiğini vurgulayan Yılmaz, Pikan cevizinin dünya üzerindeki üretiminin yaklaşık 250 bin ton civarında olduğunu, yeni bir ceviz olması nedeniyle Türkiye'deki üretimi konusunda henüz bir bilgiye sahip olmadıklarını belirtti.
Pikan cevizi konusunda Türkiye'de ilk çalışmaların 1950'li yıllarda başladığını, ilk ciddi çalışmaların ise 1970'li yıllarda yapıldığını anlatan Yılmaz, ''Uzun yıllar yapılan çalışmalar sonucunda şu an en az beş çeşidin Türkiye'ye uyum sağlayabileceğini tespit ettik'' dedi.
Mineraller ve Mineral Çeşitleri
Vücudun kendi kendine oluşturamadığı inorganik maddeler olan mineraller, vitaminler ile birlikte çalışarak vücutça en fazla ihtiyaç duyulan bölgelere etkin bir şekilde ulaşmalarını sağlarlar. Dolayısıyla insan vücudunun en az vitaminler kadar minerallere de ihtiyacı vardır.
Kan basıncında, kalp ritminde, kas fonksiyonlarında, vücuttaki sıvı dengesinin devamlılığında, üremede oldukça önemli rol oynayan mineraller ayrıca kan oluşumunu ve sağlıklı sinir fonksiyonları gelişimini de kontrol ederler.
Özellikle büyüme ve gelişme çağındaki çocuklarda mineral eksiklikleri oldukça büyük sorunlara neden olabilmektedir:
Çinko: İnsan organizmasının büyüme ve farklılaşma gibi pek çok biyolojik sürecine katkı sağlayan çinkonun eksikliğinde çocuklarda bağışıklık sistemi yeterli derecede etkin olamadığı için multisistem hastalıkları görülebilir. Büyüme ve gelişme geriliği oluşabilir. Ayrıca ergenlik çağında cinsel olgunluğa erişememe, enfeksiyonlara dayanıksızlık, iştahsızlık ve kilo alamama, öğrenme ve dikkat eksikliği, tat alma duyusunda bozukluk, akne, dermatit, saçlarda incelme ve dökülme gibi cilt sorunları yaşanabilir.
Demir: Eksikliğinin çocuklarda ve yetişkinlerde görülen en önemli sonucu anemi olarak da adlandırılan kansızlıktır. Kansızlığa bağlı olarak deri ve diğer dokuların renginin solukluğu, saç dökülmesi, kaşıntı, saç ve tırnaklarda çatlamalar görülebilir. Ayrıca kanın oksijen taşıma yeteneğinin düşmesi sonucu halsizlik, yorgunluk, çarpıntı, yaraların zor iyileşmesi, dudak kenarlarında yaralar, yutma güçlüğü, soğuk intoleransı da yaşanabilir.
Obezite (Şişmanlık) Nedir? Şişmanlığın Nedenleri
Obezite - Şişmanlık vücutta yağların normalden fazla olması anlamına gelen bir hastalıktır. Bu durumda yağ dokusunun oranı diğer dokulara göre artmıştır. Bedendeki toplam yağ kadar, yağın dağılımı da önemlidir. Şişmanlık vücutta yağların toplandığı bölgeye göre sınıflandırılabilir:
1.Generalize şişmanlık
2.Üst taraf şişmanlığı
3.Alt taraf şişmanlığı
Generalize Şişmanlık : Dengeli bir şişmanlıktır. Vücudun her tarafı kiloludur. Erkeklerde ve hanımlarda aynı oranlarda görülen bir tip şişmanlıktır. Generalize şişmanlık akupunktur tedavisine iyi cevap verir. Eğer hastanın selülit problemi de varsa mezoterapi yöntemi de akupunkturla kombine edebilir. Bu tip şişmanlarda kanda ki kolesterol düzeyine bakmakta fayda vardır. Kanda ki kolesterol düzeyi yüksek bulunursa ona göre uygun özel kolesterol düşürücü bir diyet listesi verilmelidir.
Üst Taraf Şişmanlığı : Göbek, göğüs ve kollarda yağlanma ile kendini gösteren şişmanlık tipidir .Bacaklar normaldir ve kalçalar dardır. Erkeklerde bu tip şişmanlık oldukça sıktır. Genetik sebeplerin dışında bazı hormonal sebepler de üst taraf şişmanlığa yol açabilir.
Besin alerjisi kilo aldırır mı
Sorunun cevabını bekletmeden verelim: Besin alerjisi veya bazı gıdalara karşı toleranssızlık asla kilo aldırmaz.
Dolayısıyla bu gıdaların yenmemesi kilo kontrolüne bir gram bile fayda sağlamaz!
Bu nedenle “gıda intoleransı testleri”nin sonuçlarına göre kilo vermeyi düşünüyorsanız lütfen vazgeçin! Çünkü alerji uzmanları ve dâhiliyeciler gıda intoleransı testlerinin doğruluğuna bile inanmıyor.
“Kilo pazarı” herkesin iştahını kabartacak kadar büyük bir ekonomidir. Kimi ürettiği “yağ eritici mucize iksirler”, kimi şu veya bu bitkiden, ottan, çöpten, yapraktan, yosundan ürettiği “kilo verdiren kapsüller” ile bu alandan para kazanmak ister.
Bazıları hızını alamaz, “yağ kırıcı teknolojiler” geliştirerek yağ kaybını hızlandıran elektrik süpürgesi benzeri “vakumlu aletleri vücudunuzda gezdirerek” size yardımcı olmayı vaat eder.
Bu iyi niyetli yardımların amacı hep aynıdır: Kilo ekonomisinden pay alabilmek. Sonuç ise hiç değişmez: Hüsran!
GDO'lu Ürün Yiyor muyuz?
800'den fazla GDO'lu ürünü tüketiyoruz ama ne yediğimizi biliyor muyuz?
İnsanlar, tarıma başladığından beri yetiştirdileri bitki ve hayvanlara istedikleri özellikleri kazandırmaya çalışıyor. ’Yetiştirmek’, yapay bitkilerin özelliklerine müdahale ederek onları daha verimli hale sokmak olarak tanımlanıyor.
Bir başka değişle bitkilere müdahale tarımın başlangıcından itibaren söz konusu. Ancak bu müdahale bitkilerin doğrudan genleri üzerinden olmamıştı. Bilimin gelişmesiyle 1980’lerden sonra bu da mümkün oldu.
GDO NEDİR?
Bilimadamları 25 yıl önce, genleri DNA’dan ayırarak başka bir canlıya yerleştirebilceklerini keşfettiler.
Bir canlıdaki genetik özelliklerin kopyalanarak, bu özellikleri taşımayan bir canlıya aktarılması sonucunda üretilen yeni canlıya Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) deniyor.
Bağışıklık sistemini güçlendiren yiyecekler
Bağışıklık sistemini güçlendiren yiyecekleri tüketerek, sağlıklı bir vücuda sahip olabilir, hastalıklardan korunabiliriz.
Sarımsak
Antibakteriyel ve virüs karşıtı olan sarımsak, aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendirici etkiye de sahip. Güçlü bir selenyum kaynağı da olan sarımsak, sağlıklı bir yaşam için mutlaka gereken sülfürü de içerir. Mide ve bağırsakları güçlendirmeye de yardımcı olan sarımsağı mutlaka her yemeğin içine bir diş atarak tüketin.
Lahanagiller: Brokoli, lahana, karnabahar
Brokoli, bürüksel lahanası, lahana, karnabahar iyi birer beta karoten kaynağıdır ve serbest radikallerin zararlarına karşı vücudu korurlar. Aynı zamanda C vitamini ve kalsiyum içerirler. Beslenme uzmanları brokoliyi, kendisi gibi kanseri önleyici etkisi olan domatesle birlikte pişirmeyi öneriyorlar. Karnabahar, içeriğindeki indol, bioflavonaid ve diğer maddeler ile antikansorejen etki gösterirken; yapılan araştırmalar, özellikle lahananın düzenli tüketiminin, kadınlarda meme kanseri riskini önemli ölçüde azalttığını ortaya koyuyor. Brüksel lahanası ise günlük C vitamini ihtiyacının yüzde yüzünü karşılıyor.
Ispanak ve diğer yeşil yapraklı sebzeler
Kuruyemişin azı karar; çoğu zarar
Tüketiminde dünya ikincisi olduğumuz kuru yemişi, ölçülü miktarda almanın sağlıklı yaşama katkı sağlayacağı belirtiliyor.
Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Süleyman Türk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kuru yemişin insan sağlığına yararına ilişkin bilimsel yayınların bulunduğunu söyledi.
''Kuru yemişin aşırı şekilde değil, ölçütlü tüketilmesi iyi kolesterolü artırır'' diyen Türk, özellikle fındık, Antep fıstığı, kabak çekirdeğinin kanda iyi kolesterolün lehine bir artışa neden olduğuna işaret etti.
Bunun da kalp krizi ve beyin kanamasının nedeni olan damarlarda kireçlenmeyi azalttığını belirten Türk, şunları söyledi:
Gıda zehirlenmesine karşı öneriler
Doktor Mehmet Öz, gıdaların neden olduğu en önemli 3 hastalığı ele aldı. İşte başlıca gıda zehirlenmeleri ve korunma yolları:
Herkes gıda zehirlenmesinden korkar. Ve bu sıcak yaz aylarında gıda kaynaklı hastalık vakaları artar. Olay yerleri genellikle dışarısıdır çünkü bakteriler 90 derecenin üzerinde en hızlı şekilde gelişir. En önemlisi de hangi bakterinin suçlu olduğunu bulup, tam olarak nasıl ve ne zaman zehirlendiğinizi bilmektir çünkü bu iyileşmenizde çok önemli rol oynar ve hatta hayatınızı bile kurtarabilir.
Doktor Mehmet Öz, gıdaların neden olduğu en önemli 3 hastalığı ele aldı. İşte başlıca gıda zehirlenmelerini tespit etmeniz için bilgiler ve korunmak için öneriler: