Lokman Hekim

Lokman Hekim köşemizde sağlıklı bir hayat için ihtiyacımız olan temel bilgileri yer almaktadır.

Öksürük için ballı soğan rendesi nasıl hazırlanır?



Soğan soğuk kış günlerinde mutlaka tüketmeniz gereken başlıca sebzeler arasındadır. Havaların soğumasıyla birlikte mutlaka bu şifalı bitkiyi tüketmeye dikkat edin. Soğan suyu ile birlikte vücudunuzu bakterilere ve virüslere karşı koruyacak ve hasta olmaktan bir nebze olsun kurtulacaksınız.

Soğan rendesi ile bağışıklığınızı güçlendirin!

Bir adet büyük boy kuru soğanı soyup rendeleyin ve içerisine iki yemek kaşığı bal katıp karıştırın. Kokusunun rahatsız etmemesi için bu karışımı kapaklı bir kavanoza koyup bir gece bekleyin. Ertesi gün sabah aç karnına karışımın üzerinde biriken ballı soğan suyundan bir yemek kaşığı için. Bu karışımın suyundan yaklaşık bir hafta boyunca her sabah aç karnına bir yemek kaşığı içiniz.

Lokum, ağız rahatlatan tatlı

“…Üsküdar’a gider iken bir mendil buldum,/ Mendilimin içine de lokum doldurdum./ Kâtibimi arar iken yanımda buldum…”

Lokumun Osmanlıca rahat ul-hulküm yani boğaz rahatlatan kelimesinden türediği rivayet edilir. 15. yüzyıldan beri Anadolu’da bilinmekle birlikte, özellikle 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yaygınlaşan lokum, Avrupa’da bir İngiliz seyyah vasıtasıyla ‘Turkish Delight’ adıyla 18. yüzyılda tanınmaya başlamıştır. Lokumun ilk üreticilerinden sayılan Hacı Bekir Efendi 1777 senesinde Kastamonu’dan İstanbul’a gelerek Bahçekapı’da açtığı ufak bir dükkânda lokum vb. gıda maddelerini üretmeye başlamıştır. İki asırdan bu yana lokum üretimini başarıyla gerçekleştiren Hacı Bekir devrin padişahı tarafından da Nişan-ı Ali Osmanî ile taltif edilmiş ve sarayın şekercibaşısı olarak hizmet etmiştir. Daha önceleri bal ya da pekmez ve un bileşimi ile yapılan lokumun 17. yüzyılda ‘kelle şekeri’ olarak bilinen rafine şeker ile özellikle nişastanın bulunup ülkeye getirilmesiyle yapımı ve lezzeti de değişmiştir. Günümüzde Hacı Bekir, Hafız Mustafa, Cemilzade gibi yüzyılı aşkın bir süredir lokum ve şekerleme üzerine hizmet veren halen birkaç yer mevcuttur.

Lokum gibi...

Lokum; bir fincan köpüklü Türk kahvesiyle,geleneksel ikramlarımızdan...

Yaşamda Lokum

Lokum... Söylendiğinde insanın suratında tatlı bir tebessüm çıkmasına neden olan, bazen sevdiğimiz/hoşlandığımız kişi, ve eşyalarla benzeştirdiğimiz, Eurovison'da şarkısı ile temsil edildiğimiz, bir damat adayının muhtemel gelin ailesinin evine, elinde bir kutu dolusuyla ilk gidişinde, bazense bir cerrahımızın dünya tıp literatürüne geçirdiği ünlü bir estetik cerrahi tekniği, iki dudak hareketi arasına saklanmış o sihirli sözcük: Lokum... Üstelik rüya yorumlarında bile geçiyor. Rüyasında lokum yediğini gören kısa sürede sevinçli bir haber alır, bir paket alanın istediği gibi bir hayatı olur, ikram eden kimse ise başkalarını sevindirir. Neden ona 'boğaz rahatlatan' dendiğine hiçte şaşırmamak gerek. Bir nevi ilaç gibi.

Çocukluk Döneminde Sağlıklı Beslenme

Yenidoğan ve süt çocukluğu dönemi

Bebeklerin sağlıklı bir şekilde doğması annenin yeterli ve dengeli bir şekilde beslenmesi ile mümkündür. Gebelikte artan enerji ve protein ihtiyacının karşılanamaması sonucu annede ağırlık alımında düşüklük, kansızlık, diş çürükleri, kemik erimesi (osteomalazi), ödem ve yüksek tansiyon görülür. Emziren bir annenin de kendi fizyolojik ihtiyaçlarını karşılayacak, vücuttaki besin yedeğini dengede tutarak salgılanan sütün gerektirdiği enerji ve besin öğelerini alması gerekmektedir. Annenin salgıladığı süt, aldığı besinlerin bir ürünüdür. Gebe kadınlara folik asit ve demir desteği yapılmalıdır.

Bebek doğar doğmaz ilk bir saat içinde anne göğsüne koyularak emzirilmeleri sağlanmalıdır. Böylece bebeğin kendisini hastalıklardan koruyacak kolostrumu (ağız) alması sağlanır. Bununla birlikte ülkemizde bebeklerimizin sadece yarısı ilk bir saat içinde emzirilmektedir. Bebeklerimizin sadece % 85´i ilk gün anne sütü almaktadır. Bu nedenle hastanelerimizin tamamının "Bebek Dostu Hastane" olması, anne ve bebeklerin 24 saat aynı odada tutularak emzirilmelerinin teşvik edilmesi gerekmektedir.

Ekmeğin Besin Değeri

Günlük kalorinin yaklaşık %40´1 ekmekten karşılanıyor. Oysa ekmek gerekli vitamin ve diğer bileşikleri yeterince içermiyor. Bu yetersizliğin sonucu; gebe ve emziren kadınlar, okul çocukları günlük gerekli besinleri alamıyor.

Ve bu durum kaçınılmaz olarak fiziksel gelişmeye, kavrama yeteneğine, çalışma verimine ve insan sağlığına yansıyor.. Zenginleştirmenin gerektirdiği harcama oldukça düşüktür ve ekmek fiyatının %0.1 ´i dolayındadır. Buna karşılık sağlanacak yarar gerçekten sınırsızdır.

Yeme alışkanlığınızı değiştirmek için kendinize 16 hafta süre tanıyın

Hatalı davranışların hepsini bir anda düzeltmeye kalkışmak hata olur. Zaten böyle bir şeyi asla başaramazsınız. Vazgeçemediğiniz alışkanlıklardan kurtulmak için bir diyetisyen ile görüşmenizde yarar var. Kendinize, en az 16 hafta süre tanıyın. Değiştirdiğiniz davranışların kişiliğinizin bir parçası olabilmesi için 1 yıl geçmesi gerekebilir. Kısacası, belirli bir sürede kilo verirsiniz. Fakat en az bir yıl kilo almamak için yeni beslenme alışkanlıklarının yaşam şekli haline getirilmesi şart. Aksi halde çok geçmeden başladığınız yere geri dönersiniz.

***

Modaya uyup diyete başlamayın

Yeterli ve Dengeli Beslenme

Beslenme, açlık duygusunu bastırmak, karın doyurmak ya da canının çektiği şeyleri yemek içmek değildir. Beslenme; sağlığı korumak geliştirmek ve yaşam kalitesini yükseltmek için vücudun gereksinimi olan besin öğelerini yeterli miktarlarda ve uygun zamanlarda almak için bilinçli yapılması gereken bir eylemdir.

Bilimsel araştırmalarla, insanın yaşamı için 50’ye yakın besin öğesine gereksinimi olduğu ve insanın, sağlıklı büyüme ve gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için bu öğelerin her birinden günlük ne kadar alınmasıı gerektiği belirlenmiştir. Bu öğelerin herhangi biri alınmadığında, gereğinden az ya da çok alındığında, büyüme ve gelişmenin engellendiği ve sağlığın bozulduğu bilimsel olarak ortaya konmuştur.Vücudun büyümesi, yenilenmesi ve çalışması için gerekli olan enerji ve besin öğelerinin her birinin yeterli miktarlarda alınmasıı ve vücutta uygun şekilde kullanılmasıı durumu "YETERLİ VE DENGELİ BESLENME" deyimi ile açıklanır.

Sağlıklı Beslenmede 12 Adım

Bugün, "sağlıklı beslenme" kavramının açıklandığı çeşitli araştırmalar ve bunu sağlamak için neler yapmamız gerektiğini belirten gazete ve dergilerde yer alan çeşitli derlemeler görmekteyiz. Gerçekten de çok geniş bir kavram olan sağlıklı beslenme için yapılması gerekenleri ise, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 12 maddede toplamış. Bu 12 madde sağlıklı beslenmenin temel noktalarını içeren küçük bir rehber niteliğini taşıyor.

1. Besleyici bir diyet; hayvansal kaynaklı besinler yerine temel olarak çeşitli bitkisel kaynaklı besinlerden oluşmalıdır.

2. Günde birkaç kez; tahıl grubu besinler (ekmek, makarna, pirinç, patates gibi) tüketilmelidir.

3. Günde birkaç kez ; bölgesel olarak bulunabilen, çeşitli taze sebze ve meyvelerden tüketilmelidir.

Yoğurdun Bağışıklık Sitemine Etkisi

Yoğurt hepimizin yakından tanıdığı mükemmel bir besin. İyi bir kalsiyum olması yanında pek çok araştırmacı tarafından farklı yönleriyle incelenmiş ve hastalıklarla ilişkisi de araştırılmış.

Özellikle yoğurdun ve yoğurt üertiminde kullanılan laktik asit bakterilerinin kanser, enfeksiyonlar, gastro intestinal hastalıklar ve astım gibi hastalıkları önleyici etkilerine bakılmış ve tüm bu hastalıkların oluşmasında en önemli nedenin bağışıklık sistemi olduğu saptanmıştır.

Bebek Besleme Teknikleri

Anne Sütü ile Beslenme Tekniği

Bebeğe doğar doğmaz verilecek ilk gıda anne sütü olmalıdır. Bebek bu şekilde ilk aşısını almış olur. Çünkü anne sütü içinde mikroplara karşı koruyucu maddeler vardır ve bebeğin tüm bağırsaklarını kaplayarak bazı hastalıklara karşı korunmasını sağlar.

Bebek doğumdan sonra ağladıkça emzirilmelidir. Emzirme aralarının üç saati geçmemesine dikkat edilmelidir.

Emzirmeden önce annenin göğüslerini temizlemesine gerek yoktur. Önemli olan annenin emzirmeden önce el temizliğine dikkat etmesidir. Emzirirken bebeğin ağzını kocaman açarak bir ağız dolusu memeyi kavraması meme başı çatlaklarının gelişmemesi için önemlidir. Her emzirmede ilk verilen göğüs iyice boşaltıldıktan sonra diğerine geçilmesine dikkat edilmelidir. Her emzirmeye bir önceki emzirmede en son verilen meme ile başlanmalıdır.

Annelere Ek Besin Verme Önerileri

Bebeğinizi 4-6 ay sadece anne sütü ile besleyiniz. Bu dönemde ona ek gıda vermeyiniz.

Bebek 4-6 aydan önce ek gıda almaya hazır değildir ve bu dönemde ek gıda başlanmaması için çok önemli sebepler vardır:

Bu dönemde ağzına verilen yiyecekleri dili ile dışarı atar. Bu aslında bebeğe erken dönemde ek gıda verilmesini önleyici doğal koruyucu bir reflekstir.

4-6 aydan önce ısırma, çiğneme-yutma hareketlerini koordineli olarak yapamaz.

Tam olarak başını dik tutamaz, oturamaz.

Sağlıklı Beslenme İçin Dondurma

Dondurma, yalnızca çocukların değil hepimizin çok fazla sevdiği bir tatlı çeşididir. Diğer tatlılarla karşılaştırıldığında daha besleyici bir seçimdir. Dondurmanın esas yapısını süt oluşturur. Bu nedenle sütürı içermiş olduğu besin öğelerine benzer oranda kalsiyum, fosfor, protein, riboflavin (B2), A vitamini ve diğer esansiyel besin öğelerini içerir. Kurabiye, kek ve diğer tatlı çeşitleri besinsel içerik yönünden aynı avantajlara sahip değildir. Çünkü bu tür tatlılar esas olarak enerji sağlarlar.

100 gr sütlü dondurma yaklaşık olarak 148 mg kalsiyum içerir. Çocuklar dondurma yiyerek günlük kalsiyum gereksinmelerini karşılayabilirler. Çocuklar için, yaz aylarında kalsiyum gereksinmelerini karşılamak genellikle bu aylarda daha az süt tükettikleri için daha zordur. Süt ve türevleri (peynir, yoğurt vb.) gibi "en iyi kalsiyum kaynağı" olarak bilinen besinlerin yanı sıra sütten hazırlanmış olan dondurmayı tüketmek çocukların kalsiyum gereksinmesine katkı sağlayacaktır.

Şişmanlık (Obezite) ve Tedavisi

Şişmanlık (obezite); vücut yağ miktarının sağlığı bozacak düzeyde artmasıdır. Enerji alımının enerji tüketiminden daha fazla olduğu durumlarda ortaya çıkar. Şişmanlık sadece estetik açıdan değil bazı hastalıkların ortaya çıkışını kolaylaştırması, yaşam süresini olumsuz yönde etkilemesi gibi nedenlerle önemli bir sağlık sorunudur.

Şişmanlık; kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği, solunum rahatsızlıkları, eklem hastalıkları, safra kesesi hastalıkları ve bazı kanser türleri ile ilişkisi olan, insan yaşamını kısaltan ve yaşam kalitesini bozan bir hastalıktır.

Şişman kişilerin zayıflamak için gösterdikleri çabalar çoğunlukla sonuçsuz kalmakta ve verilen kiloların zaman içinde geri alındığı gözlenmektedir. Genellikle şişmanlamak kolay, zayıflamaksa güçtür. Bu nedenle şişmanlığın tedavisinden önce, önlenmesi doğrudur. Şişmanlığın önlenmesinde en önemli kural, küçük yaştan itibaren yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanması ve enerji dengesine uygun bir beslenme alışkanlığının kazandırılmasıdır.

Şişmanlık gerçekten bir sorun mudur?

Dünya Sağlık Örgütünün 1997 yılı verilerine göre dünya nüfusunun % 25’inin VKİ’i 30’dan fazla, yani şişmandır. % 25’i ise balık eti veya topludur. % 25’lik kısmı şu anda şişman değil ancak genetik olarak şişmanlığa yatkın durumdadır. Sadece % 25’i ne şu anda ne de gelecekte şişman olmayacak grubu oluşturur. Görüldüğü gibi dünya nüfusunun % 75’i bu sorunla ya baş başadır ya da hastalık için adaydır. Son on yıl içinde dünya üzerindeki hemen bütün ülkelerde şişmanlıkta belirgin bir artış olmuştur.

Şişmanlık Nedenleri

Şişmanlığın artışına neden olan etkenler arasında yaşlılık, beslenme alışkanlığının hazır yiyecek türüne kayması ve ayaküstü yenilen tost, sandviç, hamburger, piza, patates kızartması gibi yiyeceklerin fazla tüketilmeye başlanması, kadınlarda çok doğum yapma, daha az hareketli bir yaşam, sanayileşmiş bir toplumda yaşama, evlilik, alkol tüketimindeki artış ve en önemli nedenlerden biri olarak genetik sayılabilir.

Vitaminler

A VİTAMİNİ
Nerede Bulunur: Süt, tereyağı, beyaz peynir, ciğer,balık, yumurta,yeşil sebze, havuç.
Neye Yarar: Gözlere, cilde, büyümeye ve gelişmeye yarar.
Eksikse ne Olur: Kuru ve Pürüzlü Cilt,gece körlüğü ve körlük.

D VİTAMİNİ
Nerede bulunur: Süt, tereyağı, peynir, yumurta sarısı, karaciğer, balık yağı, balık.
Neye yarar: Kemiklerdeki kalsiyum ve fosforu sağlar.
Eksikse ne olur: Raşitizm (kemiklerin eğriliği), kemik erimesi (osteoporoz) ve kemik kırılması.