Lokman Hekim

Lokman Hekim köşemizde sağlıklı bir hayat için ihtiyacımız olan temel bilgileri yer almaktadır.

Dengeli Beslenme

Yemeklerde besin çeşitliliğinin sağlanması temel beslenme ve enerji gereksinimini karşılamaya yeter. Üçüncü Dünya ülkeleri bir yana bırakılsa bile, Batı ülkeleri ve Türkiye' de de yetersiz beslenme olgusu küçümsenmemelidir. Ama bu ülkelerde daha çok aşırı beslenme sorunları yaygınlaşmaktadır. Gerekli olandan çok yeme eğilimiyle birlikte bazı besin türlerini göz ardı ederek yalnızca belirli besinlere, özellikle yağ ve proteinlere ağırlık verilmesi dengesiz beslenmeye yol açmaktadır. Bu d çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına neden olur.

Bakanlıktan beslenme uyarısı

Sağlık Bakanlığı Kurban Bayramı öncesi vatandaşları beslenme konusunda uyardı.
Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nden yapılan yazılı açıklamada Kurban Bayramı’nda şeker ve şekerli besin tüketiminin yanı sıra et tüketiminin de arttığına işaret edilerek özellikle şişmanlık yüksek tansiyon kalp-damar mide ve şeker hastalığı olan kişilerin beslenmelerine dikkat etmeleri gerektiği bildirildi.

Etlerin sebzelerle birlikte pişirilmesi ve tüketilmesinin ’sağlıklı beslenme’ açısından önemli olduğu vurgulanan açıklamada şu uyarılarda bulunuldu:

Yazın nasıl beslenmeliyiz?

Yaz aylarında tüketilen gıdalar hem yazı daha sağlıklı geçirmek hem de ideal kiloyu korumak açısından önemlidir. Ayrıca yaz aylarında tükettiğimiz meyve-sebzeler başta kanser, kalp ve sindirim sistemi hastalıklarının önlenmesinde, kan şekerinin düzenlenmesinde, kabızlığın engellenmesinde önemli rol oynamaktadır.

Yazın kalp hastalıklarının önlenmesinde çok önemli role sahip antioksidanlardan zengin meyve ve sebzelerin tüketilmesine de özen göstermeliyiz. Yeşil biber, maydanoz, çilek, erikte bol miktarda bulunan C vitamini, yumurta, süt ve türevleri, havuç, kayısı gibi besinlerde bulunan A vitamini ve tahin, kuru baklagil, fındık, badem gibi yağlı tohumlarda bol miktarda bulunan E vitamini antioksidandırlar. Bu gıdalar sıkça tüketildiğinde damar sertliğini, yani damarlardaki kireçlenmeyi önlemektedir. Örneğin, kalp hastalıkları ve kansere karşı koruyucu özelliği olan siyah üzümün bol bol tüketilmesini öneriyoruz.

Besinleri Pişirme İlkeleri

• Sebze ve meyveleri çiğ tüketmeyi tercih edin. Yenilebilen kabuklarını soymayın. Eğer soymanız gerekiyorsa mümkün olduğunca ince soyun. Birçok vitamin ve mineral, sebze ve meyvelerin özellikle dış yapraklarında, kabuğunda veya kabuğun hemen altındaki kısımlarında bulunurlar, iç kısımlarda yoğunlukları daha azdır.

• Taze sebzeler önce ayıklanmalıı, akan bol su altında iyice yıkanmalıı sonra doğranmalı ve yeteri kadar su ile pişirilmelidir.

• Sebzeleri yıkarken suda uzun süre bekletmemek gerekir. Bekletme sırasında bazı vitaminler suda çözünürler, besin değeri azalabilir.

• Sebzeleri pişirmeden hemen önce ve büyük parçalar halinde kesmek gerekir. Yüzeyle az
temas vitamin kaybını azaltır.

Gıda Alerjisi

Zannedildiğinin aksine gerçek gıda alerjisi çok ender görülen bir durumdur. Çocuklarda % 1 veya en çok %2 oranında görülürken, erişkinlerde bu sayı 1000'de 1-2 dolayındadır. 1985'te İngiltere'den yapılan bir araştırmada High Wycombe'de 30.000 kişiye gıda. alerjileri olup olmadığı sorulmuş, sonuçta araştırmaya katılanların %7'sinin kendisinde herhangi bir gıdaya karşı alerjisi olduğuna inandığı görülmüştür. Ancak daha sonra bu grup incelendiğinde gerçek gıda alerjisinin ancak 10.000'de 23 oranında olduğu bulunmuştur.

Sıradışı Beslenme Alışkanlıkları

Fastfood alımı veya abur-cubur beslenme alışkanlığı

Abur-cubur beslenme alışkanlığı, günümüz insanının hızlı yaşam temposu nedeni ile doğmuş olup, zamanla büyümüş ve bir endüstri haline gelmiştir. Daha çok gençlerde görülmesine rağmen günümüzde her yaşta yaygınlaşmaktadır. "Fast-food"ların özelliği sahip oldukları yüksek enerjinin % 40-50'sinin yağdan geliyor olmasıdır. Besin değerleri çok düşüktür ve sodyum içeriği yüksek, vitamin A ve kalsiyum açısından fakirdir. Bu tip besin özellikle obezite ve yüksek tansiyon gelişmesine zemin hazırlar. Bir çocuğun sadece bir öğün bu tip diyetle beslenmesi günlük enerji gereksiniminin yarısından fazlasını karşılar. Bu nedenle, fast food tükeminin yeterli ve dengeli beslenme içinde sınırlı tutulması gerekmektedir.

Tatlandırıcılar

En çok sevdiğimiz besinler nelerdir diye düşündüğümüzde, genellikle aklımıza ilk gelen tatlı besinlerdir. Tatlıya düşkünlük insanlık tarihi kadar eskidir. Pek çok insan şekerin ve diğer enerji içeren tatlandırıcılar ile hazırlanan besinlerin oluşturduğu "tatlı lezzetten" hoşlanır. Şeker ve diğer enerji içeren tatlandırıcıların en önemli özellikleri ise fazla enerji oluşturmaları ve kan şekerini yükseltmeleridir.

Günümüzde diyabet ve şişmanlık gibi enerji alımının kısıtlanması gereken durumlarda kullanılan çeşitli tatlandırıcılar vardır.

1. Besin değeri olan, enerji içeren tatlandırıcılar: Sukroz, glikoz, fruktoz, mısır şurubu, maltoz , maltodekstrin, dekstroz, bal, şeker alkolleri (sorbitol, mannitol, ksilitol, maltitol, eritritol, laktitol, isomalt), diğer şeker alkollerinden hidrojene edilmiş nişasta hidrolizatı.

Sokaklarda Satılan Yiyecekler

Sokaklarda satılan yiyecek ve içecekler özellikle düşük gelirli işçiler ve gençler için ucuz beslenme kaynağıdır. Hindistan, Endonezya, Nijerya ve Peru'da yapılan araştırmalarda sokakta satılan yiyeceklerin önemli miktarda temel gıda maddeleri içerdiği gösterilmiştir. Bu yiyecekler olmasa düşük gelirli bir çok insanın beslenmesi daha da bozulabilir.

Gelişmekte olan bir çok ülkede sokak besin endüstrisi toplam işgücünün % 6-25'ini teşkil eder. Bu endüstri 3. dünyada önemli bir büyüme göstermiştir. Yine de bir çok ülkede otoriteler bunu normal bir sektör olarak görmeme eğilimindedirler. Besin kontrol programları içine bu sektörü katmazlar, hatta engellemeye çalışırlar. Bazı ülkeler ise sektörü tanımaya başlamış ancak düzenleyici yapılar geliştirmemişlerdir.

Beslenme ve Sağlığımızda Çayın Önemi

Bedenin su gereksinmesinin karşılanmasında içecekler önemli yer tutar. İçecekleri, besin değeri olanlar (süt, ayran, meyve suları), çay, kahve ve kakao, kolalı ve kolasız gazozlar, toz içecekler, alkollü içkiler ve bazı bitki çiçek, yaprak ve tohumlarından sağlanan, adaçayı, ıhlamur, nane, kuşburnu gibi içecek maddeleri şeklinde gruplandırabiliriz. Bunların içerisinde tüketimi en fazla olanlar sırasıyla, çay, kola ve ayrandır. Bu yazıda çayın beslenme ve sağlık açısından olumlu ve olumsuz yönleri üzerinde durulacaktır.

Çay yapraklarından çay olmak üzere genel fabrikalarda siyah çay ve yeşil de iki tip çay elde edilmektedir. En çok tüketilen tip siyah çaydır. Siyah çay polifenollerin enzimatik oksidasyonu ile elde edilir. Yeşil çay eldesin de, çaydaki enzimler etkisizleştirilerek polifenollerin oksidasyonu önlenir. Dünyada tüketilen çayın % 75'i siyah çaydır. Çay üretimi açısından ülkemiz, Hindistan, Sri Lanka, Kenya, Çin ve Endonezya'dan sonra gelir.

Yanlış Beslenme Alışkanlıkları Şişmanlığa Yol Açar

Basit karbonhidrattan zengin şeker ve şekerli besinler ile yağ ve yağlı besinlerin (kızartma, mayonez, krema, sos, vb) aşırı tüketilmesi şişmanlığa yol açar. Bu besinleri tüketme alışkanlığı çocuklukta başlayabilir. Ailenin beslenme modeli çocuğa yansıyabilir ve yetişkin çağda da aynı beslenme modeli sürebilir. Bu nedenle çocukluk döneminden başlayarak bu tür besinlerin tüketimi kısıtlanmalıdır.

Karbonhidratların Etkileri Nelerdir?

Enerji veren üç besin öğesinden birisi olan karbonhidratlar, yapılarına göre iki grupta toplanır.

Bebeklik ve Çocukluk Çağı Şişmanlığının Önlenmesi İçin Beslenme Önerileri

Bebeklik ve çocukluk çağı şişmanlığından korunmak için, yaşam boyu sürecek sağlığın temelinin atıldığı gebelik döneminden başlayarak yeterli ve dengeli beslenmek gerekir.
Bebeklik ve çocukluk çağı şişmanlığının %90’ının, fazla enerji alımı ile oluştuğu ve şişman yetişkinliklerin %30’unun bebeklilik ve çocuklukta da şişman olduğu bilinmektedir.

Bebeklik ve Çocukluk Çağında Şişmanlığın Önlenmesi İçin Neler Yapılabilir:
Anne karnından okul çağına kadar, çocuğun gereksinimleri ve beslenme şekli, büyüme ile birlikte değişir. Bu farklı dönemlere göre de şişmanlığın önlenmesi için farklı beslenme önerileri verebiliriz.

Ramazana Özel Diyetler

Beslenme tipi ile saatlerinin değişmesi ve hareketin azalması nedeniyle Ramazan ayında kilo almak kaçınılmaz hale geliyor. Ancak uzmanların önerdiği dengeli beslenme yöntemiyle şişmanlamak bir yana, kilo bile verilebiliyor. Ramazan ayının gelişiyle birlikte oruç tutanların günlük beslenme şekli birdenbire değişiverir. Genelde 3 öğünden ibaret olan günlük beslenme 2 öğüne düşerken özellikle kırmızı et, ekmek, pilav, makarna, hamur işleri, tatlı ve börek tüketimi artar. Buna karşılık meyve, sebze ve beyaz et tüketimi azalır. Oysa ki ister 3 öğün, isterseniz 2 öğün yiyin; günlük almanız gereken karbonhidrat, yağ, protein, vitamin ve mineral oranları hep aynı olmalıdır.

Dengeli beslenerek 'Ramazan ayında hiç diyet olur mu?' diyenlere yanıtımız: Evet. Bir günde almanız gereken besin değerlerini iftar ve sahura akıllı bir şekilde bölüştürerek sağlıklı bir şekilde kilo verebilirsiniz. Bunun için Ramazan'da sıkça yapılan beslenme hatalarından kaçınmalısınız. Bahar Tıp Merkezi Uzman Doktoru M. Ali Çelebi, beslenme hatalarını şöyle sıralıyor: 'İftarda boş mideye birden yüklenip hızlı ve çok yemek midede ağırlık, yanma, bulantı, gaz ve kabızlık gibi sorunlara yol açıyor; yemek esnasında su içmek sindirimi güçleştiriyor. İftarda ağır yemekler yiyip sahura kalmamak mideyi zorluyor.'

Diyet listenizde karpuz var mı?

Karpuz, düşük kalori değerinin yanı sıra çeşitli kanser türlerine karşı etkili maddeler içermesiyle de doktorlarca tavsiye ediliyor.

İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Erkan Erdal, bol miktarda C vitamini barındıran karpuzun aynı zamanda antioksidan özelliği olduğunu ve çeşitli kanser türlerine karşı etkili olan betakaroten içerdiğini kaydetti.

Karpuzda bulunan yüksek miktarda potasyumun ise kalp fonksiyonlarının ve kan basıncının düzenlenmesine yardımcı olduğunu belirten Erdal, iyi bir lif kaynağı olduğu için karpuzun bağırsak hareketlerini de düzenlediğine dikkati çekerek, bağırsak kanserini önlemede de karpuzun rol oynadığını söyledi.

Meyve ve sebze ile zayıflayın

Mayo Clinic doktorları, geliştirdikleri son diyete uyup günde dört porsiyon sebze, üç porsiyon da meyve yiyen herkesin ideal kilosuna kavuşacağını söylüyor. İdeal kilolarına ulaşmak için çaba harcayan ancak bir türlü başarılı olamayanlar için uzmanlar son geliştirdikleri formülü açıkladı: "Günde en az dört porsiyon sebze, üç porsiyon meyve..." Meyve ve sebzelerin büyük oranda lif ve su içerdiğini vurgulayan Mayo Clinic doktorları ve beslenme uzmanları, kla kahvaltı anlaşının da değiştirilmesi gerektiğini söyledi.

Günün ilk öğününde yağ, yumurta, reçel yerine yine sebze ve meyve öneren uzmanlar, özetle şu mesajı verdi: "Acıktıkça meyve, sebze yiyin, miktarı önemli değil." Brokoli gibi yeni ve farklı sebzelerin denenmesini de tavsiye eden uzmanlar, salatada marulla sınırlı kalınmamasını, ıspanak, hindiba, pazı, tere, lahana gibi sebzelere de yer verilmesini önerdiler.

Sağlıklı Beslenme Kaynakları

Anti-oksidan nedir?

Yaşamımız boyunca mükemmel işleyişine akıl sır erdiremediğimiz vücudumuz belli bir yaştan sonra ihanet eder ve toksit maddeler, cildin kolejen tabakasını tahrip eden serbest radikaller ve karbon monoksit gibi zararlı gazlar oluşturarak yaşlanma sürecini başlatır.

Bitkilerdeki bazı vitaminlerin bu süreci azaltıcı etkisi vardır. Bir nevi vücuttaki paslanmayı giderirler. Hakkında uzun süredir araştırmalar yapılan, kongreler düzenlenlenen söz konusu vitaminler, geçtiğimiz yıllarda bir başlık altında toplanmış ve anti-oksidan (paslanmayı geciktirici) adını almıştır. Anti oksidanların tıbben etkisi kanıtlandıktan sonra kozmetik sektörünün bundan faydalanmaması kaçınılmazdı tabii. Birbiri ardına üretilen serbest radikalleri önleyici, zengin E vitamini içeren bakım kremleri anti oksidanların sadece beslenme yoluyla alınmasıyla ibaret olmaktan çıkarttı.

Yaşlılıkta Beslenme Alışkanlığı

Dünya sağlık örgütüne göre; 45-59 yaş arası orta yaş, 60-74 yaş arası yaşlılık, 75-89 yaş arası ileri yaşlılık, 90 ve üzeri yaşlar ihtiyarlık olarak tanımlanmaktadır.

Yaşlanma deyince cildin kırışması, belin bükülmesi, gözlerin iyi görmemesi, hafıza kaybı ve bazı hastalıkların ortaya çıkması anlaşılır. Aksine insanın doğduğu tarihle hesaplanan yaşla, hissettiği yaş arasında büyük farklılıklar yaşanabilir. Bu durum fiziksel ve ruhsal sağlığımıza, beslenmemize ne kadar dikkat ettiğimize bağlıdır.

Vejeteryan Olmak

Beslenme hepimizin en doğal ihtiyaçlarından biri. Herkes bu ihtiyacını kendi damak zevkine ve inançlarına göre karşılıyor. Bazıları mangalda iyi pişmiş bir bifteği ya da şarküteri ürünleriyle süslü bir pizzayı vazgeçilmez buluyor. Kimisi ise hayvansal gıdaların insan sağlığına uymadığına inandığından ya da hayvanları çok sevdiğinden vejetaryen olmayı tercih ediyor. Yalnızca sebze – meyve ve baklagillere dayalı beslenme sağlıklı olabilir mi? Bu sorunun yanıtı uzmanlar tarafından halen tartışılıyor. Ancak, bazı vejetaryenler inançları konusunda oldukça katı olduklarından çocuklarını da bu şekilde yetiştiriyorlar. Bu durumun gelişme çağındaki bir çocuk için ne derece doğru olduğunu tespit edebilmek için vejetaryenliği iyi bilmek gerekiyor.

Vejetaryenliğin temelinde et ve diğer hayvansal gıdaları yememek yatıyor. Ancak onlarda kendi aralarında 4 gruba ayrılıyorlar. Bitkisel gıdaların yanı sıra yumurta yiyenler (ovo – vejetaryenler), süt ve süt ürünleri tüketenler (lakto – vejetaryen), her ikisini de yiyenler (lakto – ovo – vejetaryenler) ve ne yumurta ne de süt ve süt ürünleri tüketenler (vejanlar).

Doğru beslenme, kanserden korunmada önemli

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gamze Çan, dünyada ve Türkiye’de en sık görülen kanser türlerinin erkeklerde akciğer, kadınlarda ise meme kanseri olduğunu belirtti.

Beslenme faktörlerinin kansere yol açtığına dikkati çeken Prof. Dr. Gamze Çan, aşırı kırmızı et ve yağlı yiyecek tüketiminin kalın bağırsak kanseri, aşırı tuz tüketiminin ise mide kanserine neden olduğunu ifade etti.

Kanserden korunmak için kansere yol açan faktörlerden uzak durulması gerektiğini vurgulayan Çan, “Sigara ve alkolden uzak durmalı, güneş ışığının dik geldiği saatlerde özellikle küçük çocukları güneşten korumalıyız” dedi.

Şifalı bitkilerin de yan etkileri var

İleri Etkili Teknoloji Değerlendirme Merkezinden (HiTEC) Janet Martin, farklı ilaçların kullanımı ile ilaçların şifalı bitkilerle kullanımından doğacak ters reaksiyonların ölüme neden olabileceğini söyledi.

2. Uluslararası Hasta Güvenliği Kongresi’ne katılan Martin, ilaç-ilaç ve ilaç-bitki etkileşimlerin zaman zaman ters etki yaratabildiğine dikkati çekti. Martin, ABD’de 1998-2005 yılları arasında ilaç kullanımı hatalarından dolayı hastanede ölüm oranlarının, önceki yıllara oranla 3 kat arttığına işaret ederek, ilaç kullanımındaki hatalardan kaynaklanan ölümler arasında ‘farklı ilaç kullanımında farmakolojik ajanların birbirini olumsuz etkileyip ters etki yaratmasının’ önemli yer tuttuğunu vurguladı. Martin, özellikle 65 yaşın üzerindekilerde ve çocuklarda ilaçların etkileşimlerinin ters olması nedeniyle ölüm riskinin arttığına dikkati çekti.

Tuhaf isimli şifalı bitkiler

''Havacıva Otu'', ''Abdestbozan Otu'', ''Unutmabeni Çiçeği'', ''Venüssaçı'', ''Dulavrat Otu'', ''Ebu Cehil Karpuzu'' ve ''Baldırı Kara'', mide rahatsızlıklarından, ishale, kabızlıktan, açık yaralara kadar pek çok hastalıkta yararlanılan bitkiler arasında yer alıyor.

İlginç isimlere sahip bitkilerden ''Adam Otu'', ismini, köklerinin insan vücuduna benzemesinden alıyor.

''Bit Otu'', bit ve kene gibi parazitleri öldürmede, ''Danabağırtan'' hayvan hastalıkların tedavisinde kullanıldığı, ''Deniz Kadayıfı'' ise deniz kıyısında yetiştiği için bu isimlerle anılıyor.