Lokum, ağız rahatlatan tatlı

“…Üsküdar’a gider iken bir mendil buldum,/ Mendilimin içine de lokum doldurdum./ Kâtibimi arar iken yanımda buldum…”

Lokumun Osmanlıca rahat ul-hulküm yani boğaz rahatlatan kelimesinden türediği rivayet edilir. 15. yüzyıldan beri Anadolu’da bilinmekle birlikte, özellikle 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yaygınlaşan lokum, Avrupa’da bir İngiliz seyyah vasıtasıyla ‘Turkish Delight’ adıyla 18. yüzyılda tanınmaya başlamıştır. Lokumun ilk üreticilerinden sayılan Hacı Bekir Efendi 1777 senesinde Kastamonu’dan İstanbul’a gelerek Bahçekapı’da açtığı ufak bir dükkânda lokum vb. gıda maddelerini üretmeye başlamıştır. İki asırdan bu yana lokum üretimini başarıyla gerçekleştiren Hacı Bekir devrin padişahı tarafından da Nişan-ı Ali Osmanî ile taltif edilmiş ve sarayın şekercibaşısı olarak hizmet etmiştir. Daha önceleri bal ya da pekmez ve un bileşimi ile yapılan lokumun 17. yüzyılda ‘kelle şekeri’ olarak bilinen rafine şeker ile özellikle nişastanın bulunup ülkeye getirilmesiyle yapımı ve lezzeti de değişmiştir. Günümüzde Hacı Bekir, Hafız Mustafa, Cemilzade gibi yüzyılı aşkın bir süredir lokum ve şekerleme üzerine hizmet veren halen birkaç yer mevcuttur.

Osmanlıca rahat ul-hulküm yani boğaz rahatlatan kelimesinden türeyen Lokum, yaklaşık 15. yüzyıldan beri Anadolu’da bilinmekle birlikte, özellikle 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yaygınlaştı. Avrupa’da ise bir İngiliz gezgin aracılığıyla ‘Turkish Delight’ adıyla 18. yüzyılda tanınmaya başlandı. Daha önceleri bal ya da pekmez ve un bileşimi ile yapılan lokumun 17. yüzyılda ‘Kelle şekeri’ olarak bilinen rafine şeker ile özellikle nişastanın bulunup ülkeye getirilmesi sayesinde hem yapımı, hem de lezzeti değişti.

Nasıl Yapılır?

Genel olarak işletmelerde, lokum yapımında şöyle bir yol izlenmektedir. Önce, şeker çözünebilecegi kadar su ile birlikte kaynatma kazanına konulup, karıştırılarak ısıtılır. Bu arada sitrik asitte bir başka kapta bir miktar suda çözündürülür. Kullanılacak suyun geri kalan kısmında ise nişasta süspansiye hale getirilir. Sonra nisaşta süspansiyonu ve asit de şeker çözeltisine katılarak karışım karıştırılarak kaynatılır.

Kitle belirli bir kıvama erişince (kazandan alınıp soğutulan bir miktar örnek parmaklar arasında yuvarlanıp parmaklar açıldığında örnek iki parmağa birden yapışıp uzamadığı, şeklini koruyarak parmaklardan birinde kaldığı zaman) ateşten indirilip nişastalı tahta tablalara dökülür.12-24 saat tablalarda bekletilip dinlendirilir. Sonra üzerine hindistan cevizi yada pudra şekeri ve nişasta karışımı dökülerek, mermer tezgahlar üzerinde, istenen büyüklük ve şekilde kesilip pudra şekeri ya da hindistan cevizine bulanarak ambalajlanır..

Yaşamda Lokum

Lokum… Söylendiğinde insanın suratında tatlı bir tebessüm çıkmasına neden olan, bazen sevdiğimiz/hoşlandığımız kişi, ve eşyalarla benzeştirdiğimiz, Eurovison’da şarkısı ile temsil edildiğimiz, bir damat adayının muhtemel gelin ailesinin evine, elinde bir kutu dolusuyla ilk gidişinde, bazense bir cerrahımızın dünya tıp literatürüne geçirdiği ünlü bir estetik cerrahi tekniği, iki dudak hareketi arasına saklanmış o sihirli sözcük: Lokum… Üstelik rüya yorumlarında bile geçiyor. Rüyasında lokum yediğini gören kısa sürede sevinçli bir haber alır, bir paket alanın istediği gibi bir hayatı olur, ikram eden kimse ise başkalarını sevindirir. Neden ona ‘boğaz rahatlatan’ dendiğine hiçte şaşırmamak gerek. Bir nevi ilaç gibi.

Bildiğiniz gibi çok zengin olan Türk mutfağımızda, yiyecek ve içeceklerin sergilenmesi ve ikramı için de pek çok geleneğimiz vardır; fakat lokum söz konusu olunca doğru yönteme pek sık rastlamıyoruz. Günümüzde çok yaygın olmasada, bir kaç yöntem de yok değildir. Bunlardan ilki, sağdaki çekimde kullanılan ‘lokumluk’ dünya literatüründe geçen ilk orjinal lokumluktur. Söz konusu lokumluk Fransa kralı tarafından özel olarak yaptırtılıp dönemin Osmanlı Padişahına hediye edilmiştir. Diğer yöntem ise bestekarı belli olmayan eski bir İstanbul şarkısından da hatırlayacağınız gibi, mendilin içine lokum doldurmaktır. Şimdilerde ’sade’, ‘orta’ ve ‘şekerli’ olarak içilen Türk Kahvesi, geçmis zamanlarda ’sade (şekersiz)’ olarak içilir, yaninda kahve bitene kadar emilme suretiyle alınan Damla Sakızlı lokum ile kahve zevki katlanırdı.

Sağlıklı besin kaynağı

Lokum doğal ve sağlıklı bir besin kaynağı olup, pek çok yararının olduğu bilinmektedir. Örneğin, proteinli besinler, kullanıldıktan sonra vücutta yakılır ve bunun sonucu üre, ürik asit ve kreatinin gibi atık maddeleri açığa çıkar. Bu maddeler böbrek hastalarında idrarla vücuttan atılamaz ve kanda yükselir. Sade lokum karbonhidrat kaynağı olduğundan, böbrek hastalarınca devamlı tüketilmesi önerilmektedir. Ayrıca, yerelde lokumun hala yara ve çıbana tedavi amaçlı sarıldığı da bilinmektedir.

Türkiye’de yüzyıllardır tüketilen ve Narnia Günlükleri filmi ile de dünyadaki popülaritesi artan lokuma Avrupa pek de yabancı değil.

Osmanlı dönemlerinde önce Balkanlara oradan da Avrupa’nın diğer bölümlerine ulaşan lokum, Winston Churchill ve Napolyon gibi bazı dünya liderlerinin de en sevdiği yiyecekler arasındaydı.

Picasso tadında LOKUM

Son zamanlarda Avrupa’da gündemde olan Türk lokumunu Picasso’nun konsatrasyon olarak kullanmış. Türk lokumu Napolyon’un da vazgeçemediği tatlardan birisiydi.

AVRUPA’DA LOKUMUN YÜKSELİŞİ

Aslında su, şeker ve nişastadan ibaret bir yiyecek olan lokum, son birkaç haftadır Avrupa’da özellikle İngiltere’de herkesin ilgi odağı oldu. Bunun başlıca nedeni de C.S. Lewis’in romanından uyarlanan bir film. Üstelik İngiliz gazetelerinde Türk lokumunun tarihçesi, tarifleri ve çeşitleri ile ilgili yazılar yayınlandı. Her ne kadar tarihçesinde hatalı bilgiler verilse de Türk lokumu İngiltere’nin dev süpermarketlerinde %200′lere varan satış rekorları kırıyor. Yunanistan’ın, lokumun kendi buluşları olduğuna dair iddialarına da yer veren gazeteler ünlü yazar Dickens’in kitabında da Türk lokumundan bahsedildiğini kaydetmiştir. Hatta daha öncesinde de Napolyon’un en sevdiği yiyeceklerden bir tanesinin Türk lokumu olduğunu, Picasso’nun da lokumu konsantrasyon aracı olarak kullandığını belirtmiştir.

Bizim yıllardır dünya arenasında tanıtımını yeterince yapamadığımız Türk lokumu Disney filmleri sayesinde bir anda dünya gündemine oturuverdi. Oysa lokum, yüzyıllardır bizim kültürümüzde yaşayan bir besin. Öyle ki lokumun; sade, fındıklı, Antep fıstıklı, cevizli, bademli, Hindistan cevizli, portakallı, gül yapraklı, çilekli, limonlu, naneli, vanilyalı, zencefilli ve daha pek çok çeşidi bulunmaktadır. Hayatımızda kimi zaman “…Üsküdar’a gider iken bir mendil buldum,/ Mendilimin içine de lokum doldurdum./ Kâtibimi arar iken yanımda buldum…” nağmeleriyle yer bulan lokum, kimi zaman da damat adayının kız beğenmeye giderken şık bir kutu içinde buluverir kendini. Eski insanların sade kahvelerini yudumlarken kahve bitene kadar emilmek suretiyle yanında aldığı lokumu biz de bu hafta köşemize buyur ettik.