Tatlı

Tatlıyı yoğurtla tüketin

Tatlılar, bayramların olmazsa olmazı. Ancak Ramazan ayı boyunca oruç tutanlar için bayram tatlısı, hem fazla kalori hem de oruçla az yemeğe alışan midelerin yorulması anlamına geliyor.


Ramazan ayı boyunca az yemeğe alışan mideler, bayram ile birlikte yoğun ve dengesiz bir yeme alışkanlığına geçecek. Uzmanlar, bu sebeple bayramda beslenmenin son derece önemli olduğunun altını çiziyor.

Esteworld Plastik Cerrahi Hastaneleri Uzmanlarından Diyetisyen Fatma Arslan, bayram sabahına muhakkak kahvaltıyla başlanması ve illa şerbetli tatlı yenmesi gerekiyorsa, yoğurt ile kan şekerinin dengelenmesi gerektiğini söyledi.

En hafif tatlı: Dondurma

Dondurma teknolojisi ve tüketici beğenisi birleşince aslında artık kış aylarında da ciddi ölçüde dondurma tüketmeye başladık. Dondurma besin değeri açısından yüz güldürücü bir seçim. Önceleri yöresel tatlara alışık olan damak zevkimiz şimdi öylesine genişledi ki dondurma markaları uluslararası pazarda ciddi pay kapma yarışındalar. Bu köşenin okurlarını ise tabii ki daha çok dondurmanın besinsel değeri ilgilendiriyor.

Dondurma ağır tatlıların bolca tüketildiği ülkemizde hafifliğiyle dikkat çekici bir noktada yer alıyor. Bu konuda Hacettepe Üniversitesi Öğretim üyesi Diyetisyen Dr. Gamze Akbulut'un verdiği bilgiye göre, dondurma lezzetli ve eğlenceli bir tatlı olduğu kadar besinsel içerik yönünden de oldukça zengin ve sağlıklı bir yiyecek. Akbulut, 'Her şeyden önce dondurma, hamurlu, şerbetli tatlılar ve diğer tatlı çeşitlerine göre oldukça düşük kalori içeriyor. Örneğin; 100 gram baklava ortalama 400 kilo kalori içerirken bu değer 100 gram dondurmada sadece 174 kilo kalori. Bu açıdan, dondurmanın en hafif ve sağlıklı bir tatlı olduğu rahatlıkla söylenebilir' diyor.

Kalsiyum zengini

Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Gamze Akbulut'a göre dondurma aynı zamanda kalsiyum açısından da oldukça zengin. 150 gram dondurma 100 gram kalsiyum içeriyor. Yine vücudun ihtiyacı olan karbonhidrat, yağ, protein ve enerji bakımından da sütten daha zengin bir besin. İçerdiği A, D, K ve B grubu vitaminler ve kalsiyum, fosfor, magnezyum, sodyum, potasyum gibi mineraller yönünden de oldukça zengin bir yiyecek.

Bayramda aşırı yeme sendromu yaşanıyor

Hazımsızlığa karşı rezene çayı, metabolizmayı hızlandırmak için günde 2 litre su için, sütlü tatlıları tercih edin, hamur işi olanların sadece tadına bakın, her yemek arasında meyve tüketin, badem ve bitter çikolatayı tercih edin...



Ramazan’da beslenme düzeninin değişmesiyle birlikte bayramda aşırı yemek yeme eğilimi ortaya çıkıyor. Bayramda kilo alma riskinin arttığına dikkat çeken Medical Park Göztepe Hastane doktorlarından Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Çağatay, “Bayram gibi sosyal dönemlerde aşırı yeme sendromu yaşanır. Bir hafta gibi kısa süreli tatillerde bile 2-3 kg. kadar kilo alımı görülebilmektedir. Bayram tatillerinde gerek açık büfeler, gerekse evlerdeki ikramlar reddedilemez bir açlık ile her şeyden tatmaya yöneltir” dedi.

Misafirlerinize baklava yerine meyve ikram edin

Diyetisyen İpek Ağaca, Şeker Bayramı'nda ziyaretçilerinize sağlıklı ikramlar sunmanızı tavsiye etti: Onlara tatlı yerine meyve, kola yerine limonata ikram ederek; misafirlerinizin sağlıklarını koruyun!..



Memorial Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü'nden Diyetisyen İpek Ağaca, Şeker Bayramı'nda sağlıklı beslenmenin yollarını anlattı. Şeker Bayramı'nda ikram edilen baklava gibi şerbetli tatlıların, şekerlerin, pastaların, çikolataların, hamur işlerinin, şekerli ve asitli içeceklerin hem kilo alımına yol açtığını, hem de kan şekerinde dalgalanmalar yarattığını belirten Ağaca ekledi:

Bayram detoksunda yediklerinizi 20 kez çiğneyin!

Dr. Aşkın Yüksel, Şeker Bayramı'nda kilo almak istemeyenlere detoks yapmalarını önerdi ve ekledi: Ne yerseniz yiyin, 20 kez çiğneyin. Lokmaları çiğnemek sindirimi kolaylaştırır...

Beslenme ve Diyet Uzmanı Dr. Aşkın Yüksel, vücudunuzun değişen ritmini bayram günlerinde şoka uğratmamanız için öneri ve uyarılarda bulundu:

Diyet uygulayın

1- Oruç tuttuğumuz günlerin geride kalmasıyla tatil fırsatından da yararlanıp, Ramazan'da aldığımız kiloları ve dengesiz beslenme alışkanlığının getirdiği toksinleri atmak amacıyla düzenli bir diyet programına geçmemiz yararlı olacaktır. Bayram dönemini bir dinlenme dönemi olarak kabul edersek, rahatlıkla 1-2 kilo fazlalığı vücudumuzdan atabiliriz.

Bol bol çiğneyin

2- Türk toplumunda çiğneme alışkanlığı ne yazık ki çok yok. Ama çiğnemek çok önemlidir. Mide ve tükürük enzimlerinin sindirime yardımcı olması amacıyla, ağız içinde bol bol çiğneme yapmak lazım.

Tatlandırıcılar

En çok sevdiğimiz besinler nelerdir diye düşündüğümüzde, genellikle aklımıza ilk gelen tatlı besinlerdir. Tatlıya düşkünlük insanlık tarihi kadar eskidir. Pek çok insan şekerin ve diğer enerji içeren tatlandırıcılar ile hazırlanan besinlerin oluşturduğu "tatlı lezzetten" hoşlanır. Şeker ve diğer enerji içeren tatlandırıcıların en önemli özellikleri ise fazla enerji oluşturmaları ve kan şekerini yükseltmeleridir.

Günümüzde diyabet ve şişmanlık gibi enerji alımının kısıtlanması gereken durumlarda kullanılan çeşitli tatlandırıcılar vardır.

1. Besin değeri olan, enerji içeren tatlandırıcılar: Sukroz, glikoz, fruktoz, mısır şurubu, maltoz , maltodekstrin, dekstroz, bal, şeker alkolleri (sorbitol, mannitol, ksilitol, maltitol, eritritol, laktitol, isomalt), diğer şeker alkollerinden hidrojene edilmiş nişasta hidrolizatı.

Lokum, ağız rahatlatan tatlı

“…Üsküdar’a gider iken bir mendil buldum,/ Mendilimin içine de lokum doldurdum./ Kâtibimi arar iken yanımda buldum…”

Lokumun Osmanlıca rahat ul-hulküm yani boğaz rahatlatan kelimesinden türediği rivayet edilir. 15. yüzyıldan beri Anadolu’da bilinmekle birlikte, özellikle 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yaygınlaşan lokum, Avrupa’da bir İngiliz seyyah vasıtasıyla ‘Turkish Delight’ adıyla 18. yüzyılda tanınmaya başlamıştır. Lokumun ilk üreticilerinden sayılan Hacı Bekir Efendi 1777 senesinde Kastamonu’dan İstanbul’a gelerek Bahçekapı’da açtığı ufak bir dükkânda lokum vb. gıda maddelerini üretmeye başlamıştır. İki asırdan bu yana lokum üretimini başarıyla gerçekleştiren Hacı Bekir devrin padişahı tarafından da Nişan-ı Ali Osmanî ile taltif edilmiş ve sarayın şekercibaşısı olarak hizmet etmiştir. Daha önceleri bal ya da pekmez ve un bileşimi ile yapılan lokumun 17. yüzyılda ‘kelle şekeri’ olarak bilinen rafine şeker ile özellikle nişastanın bulunup ülkeye getirilmesiyle yapımı ve lezzeti de değişmiştir. Günümüzde Hacı Bekir, Hafız Mustafa, Cemilzade gibi yüzyılı aşkın bir süredir lokum ve şekerleme üzerine hizmet veren halen birkaç yer mevcuttur.