Lokman Hekim

Lokman Hekim köşemizde sağlıklı bir hayat için ihtiyacımız olan temel bilgileri yer almaktadır.

Balık yağı mı Omega-3 mü?

Omega-3 yağlarının bazı balıklarda yüksek oranda bulunması, balığa ve balık yağına ilgiyi artırdı.

Çocukluğumuzda ağır kokusu nedeniyle zorla içtiğimiz balık yağı, Omega-3 yağ asitlerinin kalp ve beyin sağlığını koruduğu anlaşılınca neredeyse bir ilaç kadar popüler hale geldi!

Omega-3 yağları balıkta da, balık yağında da var. Hatta isterseniz bu yağları EPA + DHA karışımı Omega-3 kapsülleriyle doğrudan kazanmanız bile mümkün. Bize sorarsanız en doğru yol balığın kendini yemek gibi görünüyor. En iyisi balık yemek! Eğer Omega-3 yağlarını doğrudan balık yiyerek kazanırsanız, biyolojik yararları daha fazla oluyor. Bizde uskumru, lüfer, hamsi hatta soğuk sularda yetişen alabalıklar iyi birer Omega-3 kaynağı gibi görünüyor.

Dengeli Beslenme

Yemeklerde besin çeşitliliğinin sağlanması temel beslenme ve enerji gereksinimini karşılamaya yeter. Üçüncü Dünya ülkeleri bir yana bırakılsa bile, Batı ülkeleri ve Türkiye' de de yetersiz beslenme olgusu küçümsenmemelidir. Ama bu ülkelerde daha çok aşırı beslenme sorunları yaygınlaşmaktadır. Gerekli olandan çok yeme eğilimiyle birlikte bazı besin türlerini göz ardı ederek yalnızca belirli besinlere, özellikle yağ ve proteinlere ağırlık verilmesi dengesiz beslenmeye yol açmaktadır. Bu d çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına neden olur.

Bakanlıktan beslenme uyarısı

Sağlık Bakanlığı Kurban Bayramı öncesi vatandaşları beslenme konusunda uyardı.
Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nden yapılan yazılı açıklamada Kurban Bayramı’nda şeker ve şekerli besin tüketiminin yanı sıra et tüketiminin de arttığına işaret edilerek özellikle şişmanlık yüksek tansiyon kalp-damar mide ve şeker hastalığı olan kişilerin beslenmelerine dikkat etmeleri gerektiği bildirildi.

Etlerin sebzelerle birlikte pişirilmesi ve tüketilmesinin ’sağlıklı beslenme’ açısından önemli olduğu vurgulanan açıklamada şu uyarılarda bulunuldu:

Yazın nasıl beslenmeliyiz?

Yaz aylarında tüketilen gıdalar hem yazı daha sağlıklı geçirmek hem de ideal kiloyu korumak açısından önemlidir. Ayrıca yaz aylarında tükettiğimiz meyve-sebzeler başta kanser, kalp ve sindirim sistemi hastalıklarının önlenmesinde, kan şekerinin düzenlenmesinde, kabızlığın engellenmesinde önemli rol oynamaktadır.

Yazın kalp hastalıklarının önlenmesinde çok önemli role sahip antioksidanlardan zengin meyve ve sebzelerin tüketilmesine de özen göstermeliyiz. Yeşil biber, maydanoz, çilek, erikte bol miktarda bulunan C vitamini, yumurta, süt ve türevleri, havuç, kayısı gibi besinlerde bulunan A vitamini ve tahin, kuru baklagil, fındık, badem gibi yağlı tohumlarda bol miktarda bulunan E vitamini antioksidandırlar. Bu gıdalar sıkça tüketildiğinde damar sertliğini, yani damarlardaki kireçlenmeyi önlemektedir. Örneğin, kalp hastalıkları ve kansere karşı koruyucu özelliği olan siyah üzümün bol bol tüketilmesini öneriyoruz.

Besinleri Pişirme İlkeleri

• Sebze ve meyveleri çiğ tüketmeyi tercih edin. Yenilebilen kabuklarını soymayın. Eğer soymanız gerekiyorsa mümkün olduğunca ince soyun. Birçok vitamin ve mineral, sebze ve meyvelerin özellikle dış yapraklarında, kabuğunda veya kabuğun hemen altındaki kısımlarında bulunurlar, iç kısımlarda yoğunlukları daha azdır.

• Taze sebzeler önce ayıklanmalıı, akan bol su altında iyice yıkanmalıı sonra doğranmalı ve yeteri kadar su ile pişirilmelidir.

• Sebzeleri yıkarken suda uzun süre bekletmemek gerekir. Bekletme sırasında bazı vitaminler suda çözünürler, besin değeri azalabilir.

• Sebzeleri pişirmeden hemen önce ve büyük parçalar halinde kesmek gerekir. Yüzeyle az
temas vitamin kaybını azaltır.

Gıda Alerjisi

Zannedildiğinin aksine gerçek gıda alerjisi çok ender görülen bir durumdur. Çocuklarda % 1 veya en çok %2 oranında görülürken, erişkinlerde bu sayı 1000'de 1-2 dolayındadır. 1985'te İngiltere'den yapılan bir araştırmada High Wycombe'de 30.000 kişiye gıda. alerjileri olup olmadığı sorulmuş, sonuçta araştırmaya katılanların %7'sinin kendisinde herhangi bir gıdaya karşı alerjisi olduğuna inandığı görülmüştür. Ancak daha sonra bu grup incelendiğinde gerçek gıda alerjisinin ancak 10.000'de 23 oranında olduğu bulunmuştur.

Sıradışı Beslenme Alışkanlıkları

Fastfood alımı veya abur-cubur beslenme alışkanlığı

Abur-cubur beslenme alışkanlığı, günümüz insanının hızlı yaşam temposu nedeni ile doğmuş olup, zamanla büyümüş ve bir endüstri haline gelmiştir. Daha çok gençlerde görülmesine rağmen günümüzde her yaşta yaygınlaşmaktadır. "Fast-food"ların özelliği sahip oldukları yüksek enerjinin % 40-50'sinin yağdan geliyor olmasıdır. Besin değerleri çok düşüktür ve sodyum içeriği yüksek, vitamin A ve kalsiyum açısından fakirdir. Bu tip besin özellikle obezite ve yüksek tansiyon gelişmesine zemin hazırlar. Bir çocuğun sadece bir öğün bu tip diyetle beslenmesi günlük enerji gereksiniminin yarısından fazlasını karşılar. Bu nedenle, fast food tükeminin yeterli ve dengeli beslenme içinde sınırlı tutulması gerekmektedir.

Tatlandırıcılar

En çok sevdiğimiz besinler nelerdir diye düşündüğümüzde, genellikle aklımıza ilk gelen tatlı besinlerdir. Tatlıya düşkünlük insanlık tarihi kadar eskidir. Pek çok insan şekerin ve diğer enerji içeren tatlandırıcılar ile hazırlanan besinlerin oluşturduğu "tatlı lezzetten" hoşlanır. Şeker ve diğer enerji içeren tatlandırıcıların en önemli özellikleri ise fazla enerji oluşturmaları ve kan şekerini yükseltmeleridir.

Günümüzde diyabet ve şişmanlık gibi enerji alımının kısıtlanması gereken durumlarda kullanılan çeşitli tatlandırıcılar vardır.

1. Besin değeri olan, enerji içeren tatlandırıcılar: Sukroz, glikoz, fruktoz, mısır şurubu, maltoz , maltodekstrin, dekstroz, bal, şeker alkolleri (sorbitol, mannitol, ksilitol, maltitol, eritritol, laktitol, isomalt), diğer şeker alkollerinden hidrojene edilmiş nişasta hidrolizatı.

Sokaklarda Satılan Yiyecekler

Sokaklarda satılan yiyecek ve içecekler özellikle düşük gelirli işçiler ve gençler için ucuz beslenme kaynağıdır. Hindistan, Endonezya, Nijerya ve Peru'da yapılan araştırmalarda sokakta satılan yiyeceklerin önemli miktarda temel gıda maddeleri içerdiği gösterilmiştir. Bu yiyecekler olmasa düşük gelirli bir çok insanın beslenmesi daha da bozulabilir.

Gelişmekte olan bir çok ülkede sokak besin endüstrisi toplam işgücünün % 6-25'ini teşkil eder. Bu endüstri 3. dünyada önemli bir büyüme göstermiştir. Yine de bir çok ülkede otoriteler bunu normal bir sektör olarak görmeme eğilimindedirler. Besin kontrol programları içine bu sektörü katmazlar, hatta engellemeye çalışırlar. Bazı ülkeler ise sektörü tanımaya başlamış ancak düzenleyici yapılar geliştirmemişlerdir.

Beslenme ve Sağlığımızda Çayın Önemi

Bedenin su gereksinmesinin karşılanmasında içecekler önemli yer tutar. İçecekleri, besin değeri olanlar (süt, ayran, meyve suları), çay, kahve ve kakao, kolalı ve kolasız gazozlar, toz içecekler, alkollü içkiler ve bazı bitki çiçek, yaprak ve tohumlarından sağlanan, adaçayı, ıhlamur, nane, kuşburnu gibi içecek maddeleri şeklinde gruplandırabiliriz. Bunların içerisinde tüketimi en fazla olanlar sırasıyla, çay, kola ve ayrandır. Bu yazıda çayın beslenme ve sağlık açısından olumlu ve olumsuz yönleri üzerinde durulacaktır.

Çay yapraklarından çay olmak üzere genel fabrikalarda siyah çay ve yeşil de iki tip çay elde edilmektedir. En çok tüketilen tip siyah çaydır. Siyah çay polifenollerin enzimatik oksidasyonu ile elde edilir. Yeşil çay eldesin de, çaydaki enzimler etkisizleştirilerek polifenollerin oksidasyonu önlenir. Dünyada tüketilen çayın % 75'i siyah çaydır. Çay üretimi açısından ülkemiz, Hindistan, Sri Lanka, Kenya, Çin ve Endonezya'dan sonra gelir.

Yanlış Beslenme Alışkanlıkları Şişmanlığa Yol Açar

Basit karbonhidrattan zengin şeker ve şekerli besinler ile yağ ve yağlı besinlerin (kızartma, mayonez, krema, sos, vb) aşırı tüketilmesi şişmanlığa yol açar. Bu besinleri tüketme alışkanlığı çocuklukta başlayabilir. Ailenin beslenme modeli çocuğa yansıyabilir ve yetişkin çağda da aynı beslenme modeli sürebilir. Bu nedenle çocukluk döneminden başlayarak bu tür besinlerin tüketimi kısıtlanmalıdır.

Karbonhidratların Etkileri Nelerdir?

Enerji veren üç besin öğesinden birisi olan karbonhidratlar, yapılarına göre iki grupta toplanır.

Bebeklik ve Çocukluk Çağı Şişmanlığının Önlenmesi İçin Beslenme Önerileri

Bebeklik ve çocukluk çağı şişmanlığından korunmak için, yaşam boyu sürecek sağlığın temelinin atıldığı gebelik döneminden başlayarak yeterli ve dengeli beslenmek gerekir.
Bebeklik ve çocukluk çağı şişmanlığının %90’ının, fazla enerji alımı ile oluştuğu ve şişman yetişkinliklerin %30’unun bebeklilik ve çocuklukta da şişman olduğu bilinmektedir.

Bebeklik ve Çocukluk Çağında Şişmanlığın Önlenmesi İçin Neler Yapılabilir:
Anne karnından okul çağına kadar, çocuğun gereksinimleri ve beslenme şekli, büyüme ile birlikte değişir. Bu farklı dönemlere göre de şişmanlığın önlenmesi için farklı beslenme önerileri verebiliriz.

Ramazana Özel Diyetler

Beslenme tipi ile saatlerinin değişmesi ve hareketin azalması nedeniyle Ramazan ayında kilo almak kaçınılmaz hale geliyor. Ancak uzmanların önerdiği dengeli beslenme yöntemiyle şişmanlamak bir yana, kilo bile verilebiliyor. Ramazan ayının gelişiyle birlikte oruç tutanların günlük beslenme şekli birdenbire değişiverir. Genelde 3 öğünden ibaret olan günlük beslenme 2 öğüne düşerken özellikle kırmızı et, ekmek, pilav, makarna, hamur işleri, tatlı ve börek tüketimi artar. Buna karşılık meyve, sebze ve beyaz et tüketimi azalır. Oysa ki ister 3 öğün, isterseniz 2 öğün yiyin; günlük almanız gereken karbonhidrat, yağ, protein, vitamin ve mineral oranları hep aynı olmalıdır.

Dengeli beslenerek 'Ramazan ayında hiç diyet olur mu?' diyenlere yanıtımız: Evet. Bir günde almanız gereken besin değerlerini iftar ve sahura akıllı bir şekilde bölüştürerek sağlıklı bir şekilde kilo verebilirsiniz. Bunun için Ramazan'da sıkça yapılan beslenme hatalarından kaçınmalısınız. Bahar Tıp Merkezi Uzman Doktoru M. Ali Çelebi, beslenme hatalarını şöyle sıralıyor: 'İftarda boş mideye birden yüklenip hızlı ve çok yemek midede ağırlık, yanma, bulantı, gaz ve kabızlık gibi sorunlara yol açıyor; yemek esnasında su içmek sindirimi güçleştiriyor. İftarda ağır yemekler yiyip sahura kalmamak mideyi zorluyor.'

Diyet listenizde karpuz var mı?

Karpuz, düşük kalori değerinin yanı sıra çeşitli kanser türlerine karşı etkili maddeler içermesiyle de doktorlarca tavsiye ediliyor.

İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Erkan Erdal, bol miktarda C vitamini barındıran karpuzun aynı zamanda antioksidan özelliği olduğunu ve çeşitli kanser türlerine karşı etkili olan betakaroten içerdiğini kaydetti.

Karpuzda bulunan yüksek miktarda potasyumun ise kalp fonksiyonlarının ve kan basıncının düzenlenmesine yardımcı olduğunu belirten Erdal, iyi bir lif kaynağı olduğu için karpuzun bağırsak hareketlerini de düzenlediğine dikkati çekerek, bağırsak kanserini önlemede de karpuzun rol oynadığını söyledi.

Meyve ve sebze ile zayıflayın

Mayo Clinic doktorları, geliştirdikleri son diyete uyup günde dört porsiyon sebze, üç porsiyon da meyve yiyen herkesin ideal kilosuna kavuşacağını söylüyor. İdeal kilolarına ulaşmak için çaba harcayan ancak bir türlü başarılı olamayanlar için uzmanlar son geliştirdikleri formülü açıkladı: "Günde en az dört porsiyon sebze, üç porsiyon meyve..." Meyve ve sebzelerin büyük oranda lif ve su içerdiğini vurgulayan Mayo Clinic doktorları ve beslenme uzmanları, kla kahvaltı anlaşının da değiştirilmesi gerektiğini söyledi.

Günün ilk öğününde yağ, yumurta, reçel yerine yine sebze ve meyve öneren uzmanlar, özetle şu mesajı verdi: "Acıktıkça meyve, sebze yiyin, miktarı önemli değil." Brokoli gibi yeni ve farklı sebzelerin denenmesini de tavsiye eden uzmanlar, salatada marulla sınırlı kalınmamasını, ıspanak, hindiba, pazı, tere, lahana gibi sebzelere de yer verilmesini önerdiler.