Sebzeler ve Meyveler

Lahananın bir çeşidi sayılan Karnabahar daha çok Akdeniz Ege, Marmara bölgesinde yetiştirilmektedir. Lahanada yapraklar sebze olarak kullanıldigi halde, karnabaharda yenilen kisim genç çiçek tomurcuklarıdır. Karnabahar daha lezzetli, besince Fosfor, potasyum ve vitaminler bakımından zengindir.

C vitamininden zengin olan karnabahar özellikle dokular için kolejen üretimini sağlar ve demirin emilimini de artırmaktadır.

K Vitamininden zengindir, kemik oluşumuna katkıda bulunarak kemik erimesini önler. Özellikle menapoz sürecinde olan bayanların diyetlerinde yer vermeleri gereken bir sebzedir.

Sadece lahana çeşitlerinde bulunan U vitamininin mide, bağırsak iç yüzeylerini koruyup o bölgelerdeki yaraları hemen iyileştirici etkisi bulunmaktadır.

A ve E vitamini açısından zengindir.

Koenzim Q10 içermesi nedeniyle de antioksidan, kalp ve dolaşım sistemini destekleyici etkisi bulunmaktadır.

İdrar söktürür. Dalak hastalıklarına iyi gelir. Şeker hastalarına faydalı olduğu bilinir.

Zihin yorgunluğunu giderir. Sakinleştirici etkisi bulunmaktadır. Sinirleri ve beyni iyi çalıştırır, onların yıpranmasını önler.

Kanseri önleyen karotenoid ve indol-3 maddesi taşımaktadır. Kolon, Akciğer, Yumurtalık ve Prostat rahatsızlığında kullanılması önerilmektedir.

Özellikle çiğ olarak yenilmesi tavsiye edilmektedir. C vitamini ve betakaroten açısından son derece zengin olması nedeni ile pişirilince besinsel değerlerinin büyük kısmını kaybederler. Bu nedenle çiğ salata olarak yenmeli ya da buharda pişirilmelidir. Eğer pişirirken kokusundan rahatsızlık duyuyorsanız haşlarken içine iki dilim ekmek atabilirsiniz.

Eğer bağırsak hastalığınız varsa, kolit gibi, karnabahar tüketmemenizi önermekteyiz.

MÜRDÜM ERİĞİ

Latince adı 'Prunus domestica' olan erik 2000 yıldır bilinen ve vücudumuz için çok faydalı olan bir meyvedir.

Bol miktarda B vitaminleri (B1, B2, B3, B6), A vitamini, C ve E vitamini içeren mürdüm eriğinin birincil olarak barsakları çalıştırıcı etkisi bilinmektedir. Erik ayrıca potasyum ve magnezyum minerali açısından da zengin bir meyve olması nedeniyle özellikle tansiyon hastalarının kullanması önerilmekte. Mürdüm eriği tansiyon hastalarının yanı sıra karaciğer, kalp ve böbrek hastalıklarına, sindirim rahatsızlığı çekenlerde, tuzsuz rejim yapan ve romatizma rahatsızlığı olanlarda da kullanması gereklidir. Güçlü antioksidan, yani sağlıklı dokuları ve hücreleri koruyucu maddeler içermesi nedeniyle kalp hastalıklarına yakalanma ve kriz riskini azaltıcı etkisi bulunmaktadır.

100 gr da;
50 kalori,
12,3 gr karbonhidrat,
299 mg potasyum
0.5 mg demir
17 mg fosfor,
2mg sodyum,
0.5 mg demir,
0.7 mg lif içeriyor.

SARIMSAK

Grip virüslerinin vücutta çoğalmasını engelleyen allicine ve aliin maddelerini bol miktarda içeren sarımsağın, hastalığa yakalanmadan önce ve çiğ olarak yenmesi gerekiyor.

Sarımsağın sürekli kullanımı kalp hastalıklarından koruyor. Sarımsak iyi huylu (HDL) kolesterolü yükseltirken, kötü huylu ( LDL ) kolesterolü ve trigliseritleri düşürüyor. Ayrıca tansiyonu düşürmek için kullanılıyor. Araştırmalar sarımsağın çeşitli mikroorganizmalara karşı etkili olduğunu ortaya koyuyor. Sarımsak bağışık sistemini güçlendirmesinin yanında antiviral ve antifungal olarak da kullanılıyor.

Sarımsakta sıtma ve kansere karşı savaşta önemli rol oynayan bileşikler olduğu ortaya çıktı. Kanada'nın Toronto Universitesinde yapılan araştırmada sarımsağın sıtmada olduğu kadar kanserle savaşta da önemli rolü olduğu saptandı. Disülfides adı verilen sarımsaktaki bileşiklerin antiviral, antibakteriyel, antiparaziter ve antikanserojen özellik taşıdığı belirlendi. Sarımsağın bir bileşeni olan Ajoenin, hücreler için önemli olan glutatyon sistemi üzerine etkili olduğu gözlendi.

Sarmisagin bileşiminde şekerler, vitaminler (A,B,C), kükürtlü bir uçucu yağ ve içerisinde bol olarak allil sülfür bulunur. Sarmisagin özel kokusu ve tadı bundan ileri gelir.
Çok eski çağlardan beri bilinmekte ve tedavide kullanılmaktadır.
Eskiden salgın hastalıklarla mücadelede çok kullanılmaktaydı.
Antiseptik, iştah açıcı, tansiyon düşürücü, solucan düşürücü, idrar arttırıcı, kan temizleyici etkileri vardır.
Antiseptik etkisi, içindeki allisinden ileri gelir.
Bakteriler üzerinde üremeyi azaltıcı ve öldürücü etkisi vardır.
Eskiden harplerde antibiyotik ve antiseptik olarak çok kullanılmıştır.
Ayrıca, kansere karşı üstün bir koruyucu, hemeroide faydalı, bronşit, astım, varis, siyatik ve romatizma ilacı olan sarmisagin faydaları ve kullanıldığı yerler çoktur.

SARIMSAĞIN İÇERİĞİ ( 100 gr. )
Kalori 136 kkal
Protein 6,1 gr
KH 27,5 gr
Yağ 0,1 gr
Su 64 gr
Kolesterol 0
Kalsiyum 38 mgr
Fosfor 134 mgr
Demir 1,4 mgr
B1 Vit 0,2 mgr
B2 Vit 0,08 mgr
Niasin 0,6 mgr
C-Vit 14 mgr

Çok eskilerden beri sarımsağın kanser oluşma riskini azalttığı ve kanser tedavisinde kullanılabileceği yönünde pek çok söylem bulunmaktadır. Günümüzde yapılan pek çok çalışmanın sonucu da bu söylemi destekler nitelikte olup, sarımsaktan antikanserojen bir ilaç geliştirmenin formülleri aranmaktadır.

Sarımsağın kan kolesterol düzeyini düşürdüğü ve ateroskleroz gelişimini önlediği söylenmekte.

Mitolojik meyve ÜZÜM

Eskiden efsanelerin meyvesi ve tanrıların güç kaynağı olarak kabul edilen kurusundan, suyundan bile faydalandığımız üzüm, şekeri ve mineralleri bol olan bir meyvedir.

Üzümün bir diğer adı da 'bitkisel süt'. Yararları saymakla bitmiyor:

Bol miktarda A,B ve C vitaminleri, mineraller en çok da demir ile potasyum içeriyor
Bileşimindeki zengin maddeler, özellikle sıcak havalarda vücuttan terle atılan minerallerin geri dönüşümünü sağlıyor.
Vücut tarafından kolayca özümsenen basit şekerleri sayesinde bol enerji veriyor.
Bol lifli olduğu için bağırsakları yumuşatıcı ve idrar söktürücü özelliği ile organizmayı toksinlerden arındırıp temizliyor.
Antioksidan özellikli olduğu için serbest radikallere karşı savaşarak cildin yaşlanmasını geciktiriyor.
Kan yapıcı özelliğinin yanı sıra romatizma ve mafsal ağrılarına iyi geliyor,
Üzümde bulunan bol potasyum kalp sistemini düzenliyor, bedensel ve zihinsel yorgunlukları gideriyor, selüliti önlüyor, kalsiyum ise kemikleri güçlendiriyor.
Ancak glisemik indeksi yani kan şekerini hızlı yükseltici etkisi olduğu için şeker hastalarının dikkatli tüketmeleri gerekiyor.

ANTİOKSİDANLAR

Gün boyu soluduğumuz kirli hava, bozulmuş besinlerdeki zararlı maddeler, katkı maddeleri, bilinçsiz beslenme ve hareketsizlik sonucunda vücut serbest radikal adı verilen sağlığın baş düşmanlarından biri olarak gösterilen oksijen atomları, başta kanser olmak üzere pek çok hastalığa neden olurlar.

Serbest radikalleri etkisini yok eden enzimleri artırarak vücudumuzun savunma sistemine katkıda bulunan ve onları bloke eden maddelere antioksidan maddeler denir. Dirençli olmamızı sağlayan , serbest radikallerin ve toksinlerin oluşumunu engelleyen ve yaşlanmayı yavaşlatan bu maddeler en çok yeşil ve kırmızı yapraklı besinlerde bulunur. Ayrıca A,C ve E vitaminleri de doğal bir antioksidan işlevi görerek serbest radikalleri bloke ederler. A vitamini, serbest radikallerin oluşumunu önler, Vitamin E, antioksidan bir enzim gibi çalışıp hücre zarının parçalanmasına engel olur, Selenyum, serbest radikalleri çoklu-doymamış yağ asitlere dönüştüren ve antioksidan etkili bir enzimdir, kanserden korunmak isteyen kişilerin alımına özen gösterdikleri minerallerden biridir, Vitamin C, hücrelerdeki zararlı reaksiyonların oluşmasını engeller.

Vitaminler taşıdıkları bu antioksidan özellikten dolayı hücreleri koruyarak, bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudu kanser, kolesterol ve kalp krizi gibi pek çok hayati hastalıktan koruyor. Sinir hücrelerinin ömrünü uzatarak ilerleyen yaşlarda alzheimer gibi hastalıklarla karşılaşılmasını engelliyor, daha genç ve dinç görünmenizi sağlıyor, bağ dokusunu güçlendirerek cilt sarkmasına engel olur, kırışıklıklara karşı önleyici özelliği bulunmaktadır, kalp ve damar sistemindeki dokulara esneklik sağlar, eklemlerde hareketleri kolaylaştırır, uzun, zinde ve sağlıklı bir hayat garanti etmektedir.

Bazı yiyecekler içerdiği antioksidan maddeler nedeniyle işlevseldir. Brokoli, lahana, brüksel lahanası, domates, sarımsak, soğan, fındık, ceviz, yulaf, balık, balık yağı, süt ürünleri, şarap,üzüm, çay gibi. A vitamini koyu renkli yapraklı bitkilerde, C vitamini trunçgiller, çilek, brokoli, lahana, patates, maydanoz ve çok sayıda meyva, sebzelerde, E vitamini kuruyemişler, bazı bitkisel yağlar ve lifli yeşil besinlerde bulunmaktadır.

Antioksidanların oluşmuş hastalığın tedavisini değil, hastalıkların önlenmesini sağladığı bilinmelidir. Hergün alınan sebze ve meyveler günlük antioksidan ihtiyacını karşılayamamakta bu nedenle supleman olarak alınabilmektedir.Ancak tüketimide rastgele olmamalı, kişinin kan bulgularına uygun olmalıdır. Bu nedenle doktor veya diyetisyeninizle görüşüp kullanmanız daha sağlıklı olacaktır.

DOMATES

A , B1, B2, C, K vitaminleri, niacin, protein, yağ, karbonhidrat, organik asitler, potasyum, kalsiyum, fosfor , sodyum, demir ve pek çok etkin madde içeren domates en iyi bilinen antioksidan etkiye sahip ve en çok kullandığımız bir sebzedir. Bir domatesteki C vitamini, almamız gereken günlük miktarın yüzde 50 sinden fazlasını karşılamaktadır.

Damarları yumuşatır, böbrekleri çalıştırarak bol idrar söktürür, kanı durultur, üre miktarını düşürür ve vücudu gençleştirir. Kalp, karaciğer,böbrek bozuklukları,gut hastalığı ve şeker hastalarında faydalıdır, kansere karşı koruyucudur, hazmı kolaylaştırır. Yüksek kan basıncını düşürmeye yardımcı olur. Kabızlığı önler.

Olgun domateste bol miktarda bulunan ve bir karoten maddesi olan likopen domatese kırmızı rengini veren maddedir, gözleri korumakta ve kanı zararlı maddelerden arındırarak dolaşımını hızlandırmakta, hücreleri serbest radikal hasarından korumakta, ultra viyole ışınlarına karşı korumaktadır.Likopenin kolesterol düşürücü özelliğe de bilinmektedir. Likopen maddesi domates piştikçe artmakta, vücutta gerektiğinde A vitaminine dönüşmektedir.

KESTANE

Kayıngiller familyasındandır. 20-25 m boyunda bir ağaçtır. Meyveleri kahverengi ve iridir. Potasyum, fosfor, magnezyum, klor, kalsiyum, demir ve sodyum mineralleri ile C, B1, B2 ve PP vitaminlerini içeriyor. Şeker, protein ve yağ açısından zengin olan kestanenin, 100 gramında 200 kalori bulunuyor. Nişasta, mineral tuz, özellikle potasyum ve diğer besinsel değerleriyle kestane, kış mevsiminin olumsuz şartlarına, fiziksel ve beyinsel yorgunluklara karşı oldukça etkili bir koruyucudur.

Kalp ve kas sistemini uyarıp organizmanın su dengesini düzenliyor. Kasları güçlendiriyor. Kan dolaşımını hızlandırıp varis ve basurların gelişimini önlüyor. Kestane, en çok potasyum düşüklüğünden yakınanlara öneriliyor çünkü 100 gramında tam 500 mg potasyum bulunuyor. Çocuk, genç ve yaşlılar için çok değerli bir enerji kaynağı.