GDO'lar sağlığa zararlı mı değil mi?

Genetiği değiştirilmiş organizmalara (GDO) yönelik olumsuz eleştirilerin bilimsel gerçeklikten uzak, toplumda paranoya yaratmaya yönelik olduğu öne sürüldü.

AKDENİZ Üniversitesi (AÜ) Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Nedim Mutlu, genetiği değiştirilmiş organizmalara (GDO) yönelik olumsuz eleştirilerin bilimsel gerçeklikten uzak, toplumda paranoya yaratmaya yönelik olduğunu öne sürdü.

ABD'de Nebraska Üniversitesi'nde genetiği değiştirilmiş organizmalar üzerine 10 yıl boyunca araştırma yaptıktan sonra bir süre önce Akdeniz Üniversitesi'nde göreve başlayan Yrd.Doç.Dr. Nedim Mutlu, GDO'ların organik ürünler gibi güvenle kullanılabileceğini söyledi. Yrd.Doç.Dr. Mutlu, “Bu ürünleri yetiştirir ya da yetiştirmezsiniz. Ama bu ürünlere körü körüne karşı çıkmak, ürünlerin kanser, kısırlık gibi hastalıklara neden olduğunu hatta insanı zehirlediğini söylemek bilimden uzaklaşmaktır” dedi. Yrd.Doç.Dr. Nedim Mutlu, GDO'ların bazı Avrupa ülkelerinde yasaklanmasının sağlıkla değil, politik kararlarla alakalı olduğunu söyledi.

Ürünlere duyulan tepkinin altında ABD karşıtlığı ve politik nedenler olduğunu savunan Yrd.Doç.Dr. Nedim Mutlu, “Bir şeye karşı olabilirsiniz ama bunu bilimsel olarak ispatlamanız gerekiyor. Bir düşünceyi reddederken bilime, teknolojiye sırtınızı dönemezsiniz. Tarım ürünlerinde uygulanan genetik değişikliklerin insan sağlığına zararlığı olduğuna dair tek bir bilimsel veri yok. Öyle bir şey olsa bu ürünler piyasadan anında geri çekilir. Kimse böyle büyük bir riski almaz” dedi.

“Fanatik bir çevreci olsam genetiği değiştirilmiş ürünlerin kullanımını desteklerdim” diyen Yrd.Doç.Dr. Mutlu, genetiği değiştirilmiş ürünlerle organik tarım ürünlerinin birbirine benzediğini vurgulayarak, “Genetik uygulaması yapılmayan üründe de belli ilaç uygulamaları yapılıyor. GDO'nun farkı ise bu uygulamaların genetik değişikliği ile yapılması. Bana göre GDO'lar organik üretime katkı sağlar. Çünkü GDO uygulamaları ile çevreye uygulanan ilaç oranı azalır, kalıntı sorunu ortadan kalkar. GDO'nun biyoçeşitliliği bozacağı söyleniyor. Ama bizde biyoçeşitlilik zaten yok. Soya fasulyesi, ayçiçeği, mısır, pamuk; bunların anavatanı biz değiliz ki, bunların yabanisi bizde yetişmiyor ki” diye konuştu.

GEN UYGULAMASI BAŞLIYOR

Farklı tarım ürünleri arasında yapılan gen transferlerinin mevcut ürünün eksiklerini giderdiğini bildiren Yrd.Doç.Dr. Mutlu, “Muzun 30 bine yakın geni var. Oradan birini alıp çileğe koymak o çileği muz yapmaz. Bu değişikliğin de insan sağlığına zararı olmaz. Çünkü bu değişiklik ciddi araştırmalar sonunda yapılıyor. Hayvanlarda ve 2 bin insanın üzerinde testler yapılıyor. Eğer ortaya bir sorun çıkarsa o ürün asla piyasaya sürülmüyor. Şimdi Akdeniz Üniversitesi bünyesinde gen değişikliği uygulamalarına başlayacağız. Bu konuda çalışmalarımızı başlattık. Ortalama bir yıl içinde GDO uygulamasına başlayacağız” dedi.