Besinler

Besinleriniz taze mi bayat mı?

Hem sağlığımız hem de ağız tadımız için gıdaların bayatlarından kaçınmalıyız. Öncelikle ambalajlı ürün alırken mutlaka ve mutlaka üretim ve son kullanma tarihlerini kontrol ediniz. Son kullanma tarihi geçmiş ürünler için görevlileri uyarınız. Peki ambalajı olmayan gıdalar için ne yapacağız? Bunu satıcıların sözlerine güvenerek yapmak pek akıl kârı değildir. Bu nedenle hangi gıdanın nasıl taze, nasıl bayat olduğunu öğrenmekten başka çaremiz bulunmuyor.

İşte bazı gıdaların taze olup olmadıklarını anlamak için birkaç püf noktası:
Dana eti alırken yağına bakmak lazım. Yağı hem beyaz olmalı hem de dokununca sımsıkı olduğu hissedilmeli. Dana ne kadar yaşlanmışsa, yağının rengi de o kadar sararır.

Alırken en çok dikkat etmemiz gereken gıda mantardır. Bilmediğiniz yerlerden, özellikle seyyar satıcılardan kesinlikle mantar almayınız. Bildiğiniz ve güvendiğiniz yerlerden alırken de dikkatli olmayı yine unutmayın. Mantarın lekesiz olanı makbuldür. Renginin de beyaza yakın ya da hafif bej olanını tercih edin.

GDO'lar sağlığa zararlı mı değil mi?

Genetiği değiştirilmiş organizmalara (GDO) yönelik olumsuz eleştirilerin bilimsel gerçeklikten uzak, toplumda paranoya yaratmaya yönelik olduğu öne sürüldü.

AKDENİZ Üniversitesi (AÜ) Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Nedim Mutlu, genetiği değiştirilmiş organizmalara (GDO) yönelik olumsuz eleştirilerin bilimsel gerçeklikten uzak, toplumda paranoya yaratmaya yönelik olduğunu öne sürdü.

ABD'de Nebraska Üniversitesi'nde genetiği değiştirilmiş organizmalar üzerine 10 yıl boyunca araştırma yaptıktan sonra bir süre önce Akdeniz Üniversitesi'nde göreve başlayan Yrd.Doç.Dr. Nedim Mutlu, GDO'ların organik ürünler gibi güvenle kullanılabileceğini söyledi. Yrd.Doç.Dr. Mutlu, “Bu ürünleri yetiştirir ya da yetiştirmezsiniz. Ama bu ürünlere körü körüne karşı çıkmak, ürünlerin kanser, kısırlık gibi hastalıklara neden olduğunu hatta insanı zehirlediğini söylemek bilimden uzaklaşmaktır” dedi. Yrd.Doç.Dr. Nedim Mutlu, GDO'ların bazı Avrupa ülkelerinde yasaklanmasının sağlıkla değil, politik kararlarla alakalı olduğunu söyledi.

İşte dünyanın en sağlıklı yiyecekleri



İnsanlar için mükemmel beslenme listesi yoktur. Ancak, her çeşit beslenme planında yaygın olan tek şey, tüm yiyeceklerin çok az işleme tabi tutulmasıdır. Kabuklu kuru yemişler, yaban mersini, işlenmemiş süt, açık mezrada kesilen et gibi işlenmemiş yiyeceklerin her zaman sağlıklı olduğu biliniyor. Bitkisel özler, enzimler, vitaminler, mineraller, antioksidanlar, antiinflamatuar ve sağlıklı yağlar içeren bu yiyecekler, sizi sağlıklı ve zinde tutar.

Forbes dergisi, sağlık sayfalarında dünyanın en sağlıklı 12 yiyeceğini açıkladı.

İşte Amerikalı ünlü beslenme uzmanı Jonny Bowden'ın kitabından derlenen dünyanın en sağlıklı gıdaları:

Soğan - sarımsak: Mide, prostat, yemek borusu kanserlerine karşı korur. Kalp hastalığı riskini yüzde 20 azaltıyor.

Yaban mersini: Kanserden koruyan antioksidanlar içerir ve hafızayı güçlü kılıyor. Lif bakımından zengindir.

Süt sıcaklarda enerji veriyor

Büyüme ve kemik gelişimi üzerinde büyük etkisi bulunan süt, sıcak havalarda artan su gereksinimi ve zindeliği korumak için gerekli enerjinin de kaynağı.

Uzmanlar, 'Yüzde 90'ı sudan oluşan süt, vücudun su ihtiyacının bir bölümünü karşılıyor. Her gün 2 bardak süt içerek sıvı ihtiyacının önemli bir kısmı karşılanabiliyor. İçeriğinde kalsiyum, fosfor, iyot, sodyum ve magnezyum gibi mineralleri barındıran süt, yağda eriyen vitaminlerin (A, E, D, K) vücut tarafından emilimini de sağlıyor' diyor. Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği yetkilileri de hijyen olmayan, denetimden uzak, su ve nişanta gibi maddeler eklenerek besin değeri azaltılabilir süt ve ürünlerinin zararlı hastalık yapıcı mikroorganizmalar içerebildiğini söyledi. Yetkililer, 'Bu nedenle tüketicinin; sağlığını koruyabilmek ve kaliteli beslenmek için süt ve süt ürünleri satın alırken ambalajlı, etiket bilgisi ve üretim izni olan sağlıklı ve güvenilir ürünleri tercih etmesi gerekiyor' uyarısında bulundu.

Lifli Besin Tüketmenin Yararları

Lifli besin tüketiminin barsak hareketlerinin düzenlenmesinde, kabızlıkta faydalı olduğunu hemen hepimiz duymuşuzdur.Oysa barsaklar üzerindeki faydalarının yanında diabet ve kalp hastalıkları riskini azaltıcı etkileri gibi daha birçok yararlı etkileri vardır.

Bitkisel gıdalarla beslenmenin en önemli özelliklerinden biri sebze, meyve, tahıllar,baklagiller gibi gıdaların içeriklerindeki liflerdir. Posa olarak ta bilinen lifler sindirim sistemimiz tarafından sindirilemeyen, bitkilerin hücre duvarlarını oluşturan ve besin değeri olmayan maddelerdir.Lifler mide, ince ve kalın barsaklardan değişikliğe uğramadan geçerler.

Lifler suda eriyen ve erimeyen olmak üzere iki kategoriye ayrılırlar.

Suda Erimeyen Lifler: Selüloz, hemiselüloz ve lignin gibi yapısal liflerdir ve diyetle alınan posanın büyük çoğunluğunu oluşturur. Bu tür lifler barsak sisteminin hareketlerini düzenleyerek kabızlığı engeller ve dışkının kıvamlı olmasını sağlar.Su tutarlar ve sindirime yardım ederler. Atık maddelerin barsaktan geçiş süresini kısaltarak hemoroid,divertikül ve diğer barsak hastalıklarına yakalanma rikini azaltır. Tam buğday unu, kepekli buğday, ceviz ve birçok sebze bu grup lifleri içerir.

Besin Hazırlama İlkeleri

Besinleri hazırlamak için uygulanan işlemler, gıdaların besleyici değerini arttırır ya da azaltabilir. Aşağıda bazı örnekler verilmiştir. Besinleri hazırlamada bu kurallara uymanın, yeterli ve dengeli beslenmenize katkısı olacağını unutmayınız.

Ekmek, çörek, kurabiye yapmak için hamurun mayalandırılması besleyici değerini arttırır; kabartma tozu, karbonat gibi maddeler ise azaltır.

Mayalandırılmadan yapılan ekmeğin besleyici değeri, mayalı ekmekten daha düşüktür.

En besleyici ekmek, dış kepeği biraz ayrılmış; fakat özü ve iç kepeği ayrılmamış undan, iyice mayalandırılarak yapılan ekmektir.

Tarhana güneşte kurutulursa vitamin değeri azalır. Bu nedenle gölgede ve üstü örtülü olarak kurutulmalıdır.

Süt ve yoğurt, aydınlık yerde ve güneşte bekletilirse vitaminleri kaybolur.

Besinlerdeki Kimyasal Maddeler ve Çocuklara Zararları

Kimyasalların ve besinlerdeki katkı maddelerinin çocuklarımızın sağlığını tehdit eden çeşitli zararları vardır. Bunlardan başlıcaları şunlardır:

- Özellikle alerjik bünyeli çocuklarda; anaflaksiye dahi yol açabilen çeşitli alerjik reaksiyonlara ve ürtikere sebep olabilirler. Astım ve alerjik bozukluğa yol açabilirler.

- Kansere yol açabilirler. Çocuklarımıza verdiğimiz her türlü katkı maddesi içeren yiyecek yavrularımızın kanser olması için ortam hazırlamaktadır. Ayrıca bebeklere yalancı meme verilmemeli, plastik biberon kullanılmamalı, daha sağlıklı olan cam biberon kullanmalıdır. Besinlerdeki kimyasal maddeler haricinde çocuklarımızı kansere yol açan radyoaktif faktörlerden de korumamız gerekmektedir. Bunların en önemlileri cep telefonu, televizyon ve bilgisayardır.

- DEHA; hiperaktivite ve dikkat eksikliğine yol açabilirler. İngiltere Gıda Standartları Ajansı’nın (FSA), rastgele seçilen 300 çocuk üzerinde yaptığı araştırma, çocukların katkı maddeleri içeren bir içeceği içtikten sonra ani hareketler yaptıklarını ve konsantrasyonlarını kaybettiklerini ortaya koymuştur. İngiltere Gıda Standartları Ajansı, hiperaktif çocukların durumunda daha az katkı maddesi kullanımı yoluyla bir iyileşme sağlanabileceğini bildirmiştir. Katkı maddelerinin sağlığa zararlı etkileri hakkında yapılan araştırmalar sonucunda; çocukları hiperaktif olan ailelerin özellikle “E” kodlu katkı maddeleri taşıyan gıdaların tüketimini kesmeleri tavsiye edilmektedir. Ayrıca DEHA için de çocuklarımızı cep telefonu, televizyon, bilgisayar vb. radyoaktif faktörlerden korumak gereklidir.