Yemek yerken duyularımız nasıl çalışıyor?

Merak ediyor musunuz?

Koku ve tat alma sorunları hayatımızı geniş ölçüde etkilediği biliniyor. Çünkü bu duyularımız sayesinde hayattan tat alıyoruz, yeme arzumuz doğuyor. Ancak yediklerimizin tadını alamayınca daha az yemek yeriz. Zaman'ın BBC Focus dergisinden derlediği habere göre, bir şey yediğimizde sadece koku ve tat alma duyularımız değil ayrı ayrı düşündüğümüz tüm duyularımız birlikte çalışıyorlar.

Görme: Kırmızı ya da turuncu renkler, yiyecekleri daha tatlı algılamamıza neden oluyor ve böylece şeker ihtiyacını azaltıyor. Maalesef tuzluluk oranı için herhangi bir renk ilişkisi bulunmuyor. Bu nedenle, burada beyninizin marifetlerini kullanabilirsiniz.

İnançlar: Önceki duyusal bağlar yargılarımızı karartabiliyor. Batılı ülkelerde vanilya, karamel ve çilek kokusu tatlı tadının algılanmasını artırıyor. Ancak, Batılı olmayanlar bu tatlı kokuların bazılarını tanımlayamıyor. Böylece bu kişilerde tat artışı olmuyor.

Koku: Algıladığımız lezzetlerin yüzde 80'inin burnumuzdan geldiğini düşünürüz. Ancak, Oxford Üniversitesi'nden Prof. Dr. Charles Spence, ise bunu "vantrologluk" olarak isimlendiriyor. Bu da duyularımızın hepsinin ağzımızdan geldiği anlamına geliyor.

Tat alma: Dilinizdeki tat alma tomurcukları tatlı, ekşi, tuzlu, acı ve lezzeti seziyor. Fakat, bu süreç sadece tadın diğer duyularla birleşmesiyle oluşuyor.

Dokunma: Yiyeceklerin kıvamını, kalınlığını artırma lezzet yoğunluğunda sapmaya neden oluyor. Bir teoriye göre, kıvam artınca tat molekülleri tat tomurcuklarına ulaşmakta daha fazla zorlanıyor.

Ses: Gıdanın kıtırtısı ve çıtırtısı bizim algılayışımızı etkiliyor. Daha yüksek eğimli sesler çıtırtı sesinin daha çiğ, taze olarak algılanmasını sağlıyor. Hatta, yiyeceğin isminin anlamı bile yiyeceğin nasıl kavranacağı konusunda bir faktör olabiliyor.