Besin

Sağlık için yer fıstığı!

Türkiye’de yaygın olarak çerez şeklinde tüketilen yer fıstığının, yağının da kalori, karbonhidrat, kalsiyum, potasyum ve B1 vitamini içeriğiyle yüksek besin değerinin bulunduğu bildirildi.

Yüksek kolestrolü düşüren ve kan şekeri düzeyini kontrol altında tutan yer fıstığının, teşvik sistemine alınması istendi. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Halis Arıoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yer fıstığının, içerdiği yağ, protein, karbonhidrat, vitaminler ve madensel maddeler ile değerli bir besin kaynağı olduğunu söyledi.

Sarımsak mucizesi!

Amerikan Diyetetik Derneğinin Denizaşırı Ülkeler Türkiye Temsilcisi Diyetisyen Selahattin Dönmez, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sarımsağın yapısında bol miktarda su, şeker içeren karbonhidratlar, kükürt bileşikleri, protein, lif ve serbest amino asitler bulunduğunu belirtti.

Sarımsağın ayrıca yüksek miktarda fosfor, potasyum, kükürt, çinko, orta miktarda selenyum, A ve C vitaminleri ile az miktarda da kalsiyum, magnezyum, sodyum, demir, manganez ve B kompleks vitaminlerini içerdiğini belirten Dönmez, "Uygarlık tarihi boyunca sarımsağın tıp alanında özellikleri değerlendirilmiş ve birçok hastalığın tedavisi amacıyla kullanılmıştır" dedi.

Magnezyum felce karşı koruyor

Başta baklagiller, karnabahar, yeşil salata, ıspanak, barbunya, istiridye, kayabalığı ve yerfıstığında yüksek oranda bulunan magnezyumun felce yakalanma tehlikesini azalttığı ortaya çıktı.

Yumurta sizi daha zeki yapabilir mi?

Yumurta gibi, selenyum açısından zengin gıdalar, hafızayı keskin tutarak, beynin daha hızlı çalışmasını sağlıyor...

Çin’in kırsal kesimlerinde yapılan bir araştırmada, günlük 55 mikrogram ( yaklaşık olarak 0.000001 gram) tüketen kişiler üzerinde yapılan bir testte, kendilerinden 10 yaş daha küçüklerin beyin ve algı hızları ile aynı değerlere sahip oldukları ortaya konumuş.

Karpuz kanserden koruyor

Erciyes Üniversitesi Atatürk Sağlık Yüksek Okulu Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Betül Çiçek, karpuzda, kansere karşı koruduğu bilinen laykopen maddesinin bol miktarda bulunduğunu, kan basıncının dengelenmesinde ve vücuttaki bazı atık maddelerin idrarla dışarı atılmasında sayısız yararı olduğunu ifade etti.

Yaz aylarında her bölgede bulunması ve fiyatının diğer meyvelere göre ucuz olması nedeniyle karpuza talebin fazla olduğunu kaydeden Çiçek, şunları söyledi:

Proteinler

Proteinler kas ve diğer yumuşak dokular ile enzimlerin temel yapıtaşlarıdır. Büyüme ve gelişme, doku yapımı ve onarımı , enfeksiyonlara karşı savaşan bağışıklık hücrelerinin oluşumunda, kan proteini olan hemoglobin ile vücut çalışmasında görev alan enzimler ve hormonların yapımı en başlıca görevleridir. Proteinler enerji sağlamaktadır fakat bu onların temel görevi değildir.

Sebzeler ve Meyveler

Lahananın bir çeşidi sayılan Karnabahar daha çok Akdeniz Ege, Marmara bölgesinde yetiştirilmektedir. Lahanada yapraklar sebze olarak kullanıldigi halde, karnabaharda yenilen kisim genç çiçek tomurcuklarıdır. Karnabahar daha lezzetli, besince Fosfor, potasyum ve vitaminler bakımından zengindir.

C vitamininden zengin olan karnabahar özellikle dokular için kolejen üretimini sağlar ve demirin emilimini de artırmaktadır.

K Vitamininden zengindir, kemik oluşumuna katkıda bulunarak kemik erimesini önler. Özellikle menapoz sürecinde olan bayanların diyetlerinde yer vermeleri gereken bir sebzedir.

Sebzelerin Yararları

Sebze ve meyveler ne kadar çiğ ve taze yenirse faydaları da o kadar çok oluyor. Eski insanların sağlıklı ve uzun yaşamış olmalarının sebeplerinden biri de, yiyeceklerini çiğ yemiş olmaları. Sebze ve meyveyi az yiyenlerde çeşitli hastalıklar daha çok görülüyor ve bunlar cılız, boysuz, dayanıksız ve kısa ömürlü oluyor.

Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD), tüketimde ıspanak salatası başı çekiyor. Demir yönünden zengin, koyu yeşil yapraklı ve güzel tadı olan ıspanak, diğer yapraklı sebzelere nazaran daha çok protein içeriyor. Salatada yenilen çiğ ıspanak, harika bir lif kaynağı. Ispanak suyu, bol C vitamini ile soğuk algınlıklarına karşı dayanıklılık veriyor ve hemoroid rahatsızlığına iyi geliyor.

Hayat Kaynağı: Su

Vücuda enerji vermediği, içinde bazı mineraller dışında besin öğesi bulunmadığı halde, su içmeden 3 gün kadar yaşayabiliriz. Su, yediğimiz gıdalardaki besin öğelerinin çözünüp sindirilmesi ve emilmesi, vücut sıcaklığının ayarlanması ve vücuttan atık maddelerin uzaklaştırılmasını sağlar. Yeterince su içilmediği zaman kalsiyum gibi bazı mineraller böbreklerde çökerek böbrek taşına neden olabilir. Sağlık açısından yetişkin bir insanın günde 8-10 bardak su içmesi gereklidir.

Süt ve Süt ürünleri

Süt grubu her türden süt ürünlerinden oluşur. Süt, her tür peynir, yoğurt, dondurma gibi süt ürünleri, protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineral sağlarlar. Tereyağ dışındaki süt ürünleri kemiklerin büyümesi ve bakımı için önemli bir besleyici olan kalsiyumun olağanüstü kaynaklarıdırlar. Sütte çeşitli oranlarda tam yağlı (%2), kaymağı alınmış ya da kısmen yağı alınmış ( %1) D vitamini vardır, ortalama yetişkin, günde iki bardağa ihtiyaç duyar, süt aynı zamanda temel kalsiyum kaynaklarından biridir.

Zayıflatan çikolata geliştirdiler

Vitamin ve cilt bakım mineralleriyle zenginleştirilmiş içeriği sayesinde, BioCharm çikolata banyosu, beta endorfinlerin stres üzerindeki olumlu etkisiyle vücudu stresten doğal yoldan arındırmaya yardımcı olur.

Çikolata terapinin düzenli uygulanması, metabolizmayı daha sağlıklı çalıştırarak doğal incelmeye yardımcı olurken, cildi güçlendirici vitamin ve zengin mineral içeriği ile erken cilt yaşlanmasını önlemeye yardımcı olarak cilde gençlik, güzellik kazandırır.

Sütü sevmeme nedenimiz ırksal mı?

Orta Asya'dan göçerek Anadolu'ya gelen insanların genetik yapısında farklılık olduğunu söyleyen Pediatrik gastroenterolog Prof. Dr. Sema Aydoğdu, “Genellikle Türk kökenlilerde 3-3.5 yaşından sonra bağırsaklarımızda sütün şekerini (laktoz) sindirmeye yarayan laktaz enzimi düşüyor. Dolayısıyla süt içtiğimiz zaman, bu sindirimdeki problemden dolayı, bulantı, karında şişkinlik, gaz, gerginlikler oluyor. Bazı insanlarda şiddetli karın ağrısı, ishale kadar gidebiliyor. Bunun sorumlusu, tamamen bağırsaklarımızda sütün şekerini sindirecek yeterli enzimin olmaması. Türk toplumunda yüzde 50-70 oranında rastlanan durum bu. O yüzden Türkler sütü sevmiyorlar” dedi.

Yağlar

Suda çözünmeyen eter, kloroform, benzen gibi çözücülerde çözünen organik bileşiklerdir. Yağlar en çok enerji veren besin öğesidir.

Elzem yağ asidi ve yağda eriyen vitaminler vücuda yağ ile alınır. Deri altı yağ tabakası vücut ısısının kaybını önler. Yağ, organları çevreleyerek dış etkenlerden korur, midenin boşalmasını geciktirir.

Yoğurt ve Pre-Probiotikler

Süt ürünlerinin ana gıda gruplarından olan yoğurt en besleyici, sağlıklı ve yüksek miktarda protein , kalsiyum, fosfor, iyod, flor ve çeşitli vitaminleri de içermektedir.

Yoğurt bağışıklık sistemini güçlendirerek bir çok hastalığı önleyici etkiye sahiptir. Yoğurdun ve yoğurt üretiminde kullanılan laktik asit bakterilerinin kanser, enfeksiyonlar, gastro intestinal hastalıklar ve astım gibi hastalıkları önleyici etkilerinin olduğu yapılan araştırmalarda bulunmuştur. Tüm bu hastalıkların oluşmasında en önemli nedenin bağışıklık sistemi olduğu saptanmıştır.

Yoğurdun bağışıklık sistemine uyarıcı etkisinden dolayı çeşitli hastalıkların önlenmesinde önemli bir etkendir. Yoğurdu sofralarından eksik etmeyen kişiler ve özellikle yaşlılar gibi bağışıklık sistemi baskılanmış gruplarda bağışıklık sistemi ile ilgili hastalıklara karşı direnç de artmaktadır.

Beslenme ve Sağlığımızda Çayın Önemi

Bedenin su gereksinmesinin karşılanmasında içecekler önemli yer tutar. İçecekleri, besin değeri olanlar (süt, ayran, meyve suları), çay, kahve ve kakao, kolalı ve kolasız gazozlar, toz içecekler, alkollü içkiler ve bazı bitki çiçek, yaprak ve tohumlarından sağlanan, adaçayı, ıhlamur, nane, kuşburnu gibi içecek maddeleri şeklinde gruplandırabiliriz. Bunların içerisinde tüketimi en fazla olanlar sırasıyla, çay, kola ve ayrandır. Bu yazıda çayın beslenme ve sağlık açısından olumlu ve olumsuz yönleri üzerinde durulacaktır.

Çay yapraklarından çay olmak üzere genel fabrikalarda siyah çay ve yeşil de iki tip çay elde edilmektedir. En çok tüketilen tip siyah çaydır. Siyah çay polifenollerin enzimatik oksidasyonu ile elde edilir. Yeşil çay eldesin de, çaydaki enzimler etkisizleştirilerek polifenollerin oksidasyonu önlenir. Dünyada tüketilen çayın % 75'i siyah çaydır. Çay üretimi açısından ülkemiz, Hindistan, Sri Lanka, Kenya, Çin ve Endonezya'dan sonra gelir.