Saglikli Beslenme

Sağlıklı Beslenme Kaynakları

Anti-oksidan nedir?

Yaşamımız boyunca mükemmel işleyişine akıl sır erdiremediğimiz vücudumuz belli bir yaştan sonra ihanet eder ve toksit maddeler, cildin kolejen tabakasını tahrip eden serbest radikaller ve karbon monoksit gibi zararlı gazlar oluşturarak yaşlanma sürecini başlatır.

Bitkilerdeki bazı vitaminlerin bu süreci azaltıcı etkisi vardır. Bir nevi vücuttaki paslanmayı giderirler. Hakkında uzun süredir araştırmalar yapılan, kongreler düzenlenlenen söz konusu vitaminler, geçtiğimiz yıllarda bir başlık altında toplanmış ve anti-oksidan (paslanmayı geciktirici) adını almıştır. Anti oksidanların tıbben etkisi kanıtlandıktan sonra kozmetik sektörünün bundan faydalanmaması kaçınılmazdı tabii. Birbiri ardına üretilen serbest radikalleri önleyici, zengin E vitamini içeren bakım kremleri anti oksidanların sadece beslenme yoluyla alınmasıyla ibaret olmaktan çıkarttı.

Ruh halimize göre neler yemeliyiz?

Yediğimiz besinlerin ruh halimizi etkilediği ve ruh durumumuza göre yenilen besinlere dikkat edilmesi gerektiği bildirildi.

Örneğin, sinirliyken makarna yiyip kafeinli içeceklerden uzak durmak gerekirken, endişeli zamanlarında da bol sıvı tüketmek gerekiyor. Bazı ruhsal durumlarda etkili olabilecek besinler şu şekilde:

Bezginlik: Bu duruma karşı sebze grubu yiyecekler tercih edilmeli. Yediğiniz sebzelerin çiğ olmasına dikkat edin. Yavaş yemeye özen gösterin.

Ekmeksiz diyet olmaz

Kilolarla birlikte sağlığımızı da yitirmemeliyiz. Zayıflama diyetlerindeki günlük diyetin toplam kalorisi ayarlanırken, diyetteki selüloz miktarının artırılması, günlük alınan sıvı miktarının ayarlanması gerekir. Ayrıca vücudun direncini yükseltmek için meyve, sebze, salata vs. miktarının ihmal edilmemesi önemlidir. Yavaş, fakat, istikrarlı, üstelik tekrar alınmayacak kilolar olarak verilmelidir.

Zayıflama diyetlerinde yapılan en büyük hatalardan biri, kulaktan dolma bir diyeti, kişinin kendinde uygulamaya çalışması. Zira zayıflama, büyüme, gelişme çağında olan kişilerde ayrı özellik gösterir, erişkinlerde (25-55 yaş arası) ayrı özelik gösterir. 50-55 yaş üzerindeki kişilerde ayrı özellik gösterir. Bunun için, diyet diye sunulan bir reçeteyi, herkes aynı anda uygulayıp aynı sonucu alacak diye bir şey düşünmek mümkün değil. Bu diyetlerde yapılan başka bir hata da, ekmek başta olmak üzere, kırmızı et vs. hiç yememek. Bu da diyetlerde bile, belli miktarda ekmeği mutlaka veriyoruz. Ayrıca diyetlerde beyaz etin (tavuk-balık) ağırlıklı olmasını vurguluyoruz.

Meyve ve sebze ile zayıflayın

Mayo Clinic doktorları, geliştirdikleri son diyete uyup günde dört porsiyon sebze, üç porsiyon da meyve yiyen herkesin ideal kilosuna kavuşacağını söylüyor. İdeal kilolarına ulaşmak için çaba harcayan ancak bir türlü başarılı olamayanlar için uzmanlar son geliştirdikleri formülü açıkladı: "Günde en az dört porsiyon sebze, üç porsiyon meyve..." Meyve ve sebzelerin büyük oranda lif ve su içerdiğini vurgulayan Mayo Clinic doktorları ve beslenme uzmanları, kla kahvaltı anlaşının da değiştirilmesi gerektiğini söyledi.

Günün ilk öğününde yağ, yumurta, reçel yerine yine sebze ve meyve öneren uzmanlar, özetle şu mesajı verdi: "Acıktıkça meyve, sebze yiyin, miktarı önemli değil." Brokoli gibi yeni ve farklı sebzelerin denenmesini de tavsiye eden uzmanlar, salatada marulla sınırlı kalınmamasını, ıspanak, hindiba, pazı, tere, lahana gibi sebzelere de yer verilmesini önerdiler.

Vitaminler

A VİTAMİNİ
Nerede Bulunur: Süt, tereyağı, beyaz peynir, ciğer,balık, yumurta,yeşil sebze, havuç.
Neye Yarar: Gözlere, cilde, büyümeye ve gelişmeye yarar.
Eksikse ne Olur: Kuru ve Pürüzlü Cilt,gece körlüğü ve körlük.

D VİTAMİNİ
Nerede bulunur: Süt, tereyağı, peynir, yumurta sarısı, karaciğer, balık yağı, balık.
Neye yarar: Kemiklerdeki kalsiyum ve fosforu sağlar.
Eksikse ne olur: Raşitizm (kemiklerin eğriliği), kemik erimesi (osteoporoz) ve kemik kırılması.

En Sağlikli 60 Besin Maddesi

ELMA
Pektin, Bioflanovoid, C vitamini
Kolesterol düzeyini düşürüyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor.

ENGİNAR
Cynarin, bol miktarda B ve C vitamini
Kan şekerini düzenliyor. C vitamini kalbi güçlendiriyor.

AVOKADO
Doymamış yağ asidi
Kalp ve kan dolaşımı için birebir. Kansere karşı koruyucu

Ramazana Özel Diyetler

Beslenme tipi ile saatlerinin değişmesi ve hareketin azalması nedeniyle Ramazan ayında kilo almak kaçınılmaz hale geliyor. Ancak uzmanların önerdiği dengeli beslenme yöntemiyle şişmanlamak bir yana, kilo bile verilebiliyor. Ramazan ayının gelişiyle birlikte oruç tutanların günlük beslenme şekli birdenbire değişiverir. Genelde 3 öğünden ibaret olan günlük beslenme 2 öğüne düşerken özellikle kırmızı et, ekmek, pilav, makarna, hamur işleri, tatlı ve börek tüketimi artar. Buna karşılık meyve, sebze ve beyaz et tüketimi azalır. Oysa ki ister 3 öğün, isterseniz 2 öğün yiyin; günlük almanız gereken karbonhidrat, yağ, protein, vitamin ve mineral oranları hep aynı olmalıdır.

Dengeli beslenerek 'Ramazan ayında hiç diyet olur mu?' diyenlere yanıtımız: Evet. Bir günde almanız gereken besin değerlerini iftar ve sahura akıllı bir şekilde bölüştürerek sağlıklı bir şekilde kilo verebilirsiniz. Bunun için Ramazan'da sıkça yapılan beslenme hatalarından kaçınmalısınız. Bahar Tıp Merkezi Uzman Doktoru M. Ali Çelebi, beslenme hatalarını şöyle sıralıyor: 'İftarda boş mideye birden yüklenip hızlı ve çok yemek midede ağırlık, yanma, bulantı, gaz ve kabızlık gibi sorunlara yol açıyor; yemek esnasında su içmek sindirimi güçleştiriyor. İftarda ağır yemekler yiyip sahura kalmamak mideyi zorluyor.'

Hızlı zayıflamanın 6 yolu!

B vitamini ve magnezyum stoklayın

B vitaminleri DNA sentezi, merkezi sinir sistemi, karbonhidrat, protein ve yağ metabolizmasında ve enerji üretiminde anahtar oyuncudur. Yeterli oranda alınmazlarsa, durgun ve yorgun hissetmenize sebep olur, vücudunuzun metabolizmasını yavaşlatır ve kronik hastalık riskinizi yükseltirler. B vitaminini diğer vitamin ve minerallerle eşleştikleri ve daha iyi hareket sinerjisine kavuştukları besinlerden temin etmek sizin için daha faydalı olacaktır. Yüksek B vitaminli besinlerin arasında ıspanak, kuşkonmazı fasulyeler, kavun, brokoli, balık ve yumurta bulunur. Magnezyum ise her hücrenizin ihtiyaç duyduğu bir mineraldir ve vücudunuzdaki kas, sinir ve kalp fonksiyonları, protein sentezleme ve enerji metabolizması dahil 300 biyokimyasal reaksiyonda kullanılır. Metabolizmanızı hızlandırmak istiyorsanız yüksek magnezyumlu yiyecek tüketiminizi artırmalısınız. Sebzelerden yeşilleri tüketin. Ispanak gibi yeşil sebzeler magnezyum sağlar. Diğer iyi magnezyum kaynakları arasında pisi balığı, baden, kaju, yerfıstığı soya fasulyesi, tam tahıllı gevrekler, yulaf ezmesi ve bakla tohumu vardır.

25 adımda yağları atın!

Kilo verme işini gözünüzde büyütmeyin. Kolayca uygulayabileceğiniz bu yöntemlerle zayıflayabilirsiniz.

Kilo vermeye başlamak için ihtiyacınız olan tek şey 1 dakika! İşte aldığınız kalorileri azaltmak ve daha çok yağ yakabilmek için tam 25 tane öneri. Üstelik de uygulanmaları çok kolay. Yapmanız gerekense, bu önerileri günlük hayata geçirmek. Eğer hali hazırda diyet yapıyorsanız, bunları uygulayarak kilo vermenizi hızlandırabilirsiniz.

1. Karıştırın

Sevdiğiniz meyve suyunu maden suyuyla karıştırın. Bunu yaparken, normalde içtiğiniz meyve suyunun yarısını kullanacağınız için, aldığınız kaloriyi önemli miktarda azaltmış olursunuz. Hele de meyve sularının bolca tüketildiği şu sıcak yaz günlerinde.

Şişmanlık gerçekten bir sorun mudur?

Dünya Sağlık Örgütünün 1997 yılı verilerine göre dünya nüfusunun % 25’inin VKİ’i 30’dan fazla, yani şişmandır. % 25’i ise balık eti veya topludur. % 25’lik kısmı şu anda şişman değil ancak genetik olarak şişmanlığa yatkın durumdadır. Sadece % 25’i ne şu anda ne de gelecekte şişman olmayacak grubu oluşturur. Görüldüğü gibi dünya nüfusunun % 75’i bu sorunla ya baş başadır ya da hastalık için adaydır. Son on yıl içinde dünya üzerindeki hemen bütün ülkelerde şişmanlıkta belirgin bir artış olmuştur.

Şişmanlık Nedenleri

Şişmanlığın artışına neden olan etkenler arasında yaşlılık, beslenme alışkanlığının hazır yiyecek türüne kayması ve ayaküstü yenilen tost, sandviç, hamburger, piza, patates kızartması gibi yiyeceklerin fazla tüketilmeye başlanması, kadınlarda çok doğum yapma, daha az hareketli bir yaşam, sanayileşmiş bir toplumda yaşama, evlilik, alkol tüketimindeki artış ve en önemli nedenlerden biri olarak genetik sayılabilir.

Şişmanlık (Obezite) ve Tedavisi

Şişmanlık (obezite); vücut yağ miktarının sağlığı bozacak düzeyde artmasıdır. Enerji alımının enerji tüketiminden daha fazla olduğu durumlarda ortaya çıkar. Şişmanlık sadece estetik açıdan değil bazı hastalıkların ortaya çıkışını kolaylaştırması, yaşam süresini olumsuz yönde etkilemesi gibi nedenlerle önemli bir sağlık sorunudur.

Şişmanlık; kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği, solunum rahatsızlıkları, eklem hastalıkları, safra kesesi hastalıkları ve bazı kanser türleri ile ilişkisi olan, insan yaşamını kısaltan ve yaşam kalitesini bozan bir hastalıktır.

Şişman kişilerin zayıflamak için gösterdikleri çabalar çoğunlukla sonuçsuz kalmakta ve verilen kiloların zaman içinde geri alındığı gözlenmektedir. Genellikle şişmanlamak kolay, zayıflamaksa güçtür. Bu nedenle şişmanlığın tedavisinden önce, önlenmesi doğrudur. Şişmanlığın önlenmesinde en önemli kural, küçük yaştan itibaren yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanması ve enerji dengesine uygun bir beslenme alışkanlığının kazandırılmasıdır.

Başarılı bir diyetin püf noktalari

Diyet yapmak zahmetli ve psikolojik hazırlık gerektiren bir süreç. En önemlisi de eş, aile ve yakın çevrenin desteği gerekiyor. Diyetine uyan, ailesinden de destek gören bireyler ideal kilolarına beklenen sürede ve sağlıklı bir şekilde ulaşıyorlar.

Ailesinden destek görmeyen obezite hastalarının özgüveni azalıyor ve içe kapanık yaşıyor. Ailesinden psikolojik destek görmediği halde kilo verme çabasında olanlar ise diyetlerine uydukları halde başarısız olabiliyor. Aynı durum zayıf olan ve normal kiloya ulaşmak isteyenler için de geçerli.

Özel Selçuklu Hastanesi Diyetisyeni Mevra Çimili, diyet programları sürecinde insanların kendi çabası kadar aile ve yakın çevre desteğinin de önemli olduğunu ifade ediyor.

Kafein ve Sağlık Üzerine Etkileri

Kafein nedir?

Kafein dünyada en az 63 tür bitkinin meyvesi, tohumu ve yaprağında doğal olarak bulunan bir bileşiktir.

Hangi besinler ve içecekler kafein içerir?

Kafeinin en çok bilinen kaynakları kahve, çay, kolalı içecekler ve çikolatadır. Besinlerdeki kafeinin miktarı besinin hazırlanmasına, üretim yöntemine, besinin tüketildiği miktara göre değişir. Çay ve kahve bitkilerinin çeşitliliği de kafein miktarını etkilemektedir. 220-240 mI’lik bir fincan kahve ile yaklaşık 85 mg, yine 220-240 mI’lik bir fincan çay ile yaklaşık 24 mg, 30 gramlık bir parça çikolatadan ise yaklaşık 8 mg kafein alırız.

Kafein besinlere neden eklenir?

Koka bitkisinin tanesi ve çay yapraklarından oluşturulan besinler ve içeceklerde de biraz kafein vardır. Ayrıca bazı besinlere ve içeceklere de lezzet için kafein katılmaktadır.

Beslenme, Sağlık ve Tuz : Tuz hakkında bilmek istedikleriniz

Tuz Nedir? Ne İşe Yarar?

Beyaz kristal hali ile sofralarımızda yer alan tuz kimyasal olarak “sodyum” ve “klor” minerallerinden oluşur. Suda çözünme özelliğine de sahip olan tuz, denizlerde çözünmüş halde, kaya tuzu şeklinde veya göl yataklarında doğal olarak bulunur. Çeşitli işlemlerden geçirilen tuz rafine yani sofra tuzu haline gelir ve tuzluklardaki yerini alır.

Sofra tuzu, insan sağlığı açısından son derece önemlidir. Çünkü vücut sıvılarının basıncını sağlama da sodyum minerali gereklidir.

Sodyum İle Sofra Tuzu Aynı mıdır?

Sofra tuzu ile sodyum her ne kadar aynı olarak düşünülse de aslında farklıdır. Sodyum, sofra tuzunun yapısında yer alan bir bileşiktir ve sofra tuzunun %40’ını oluşturur.

Beslenme ve Sağlığımızda Çayın Önemi

Bedenin su gereksinmesinin karşılanmasında içecekler önemli yer tutar. İçecekleri, besin değeri olanlar (süt, ayran, meyve suları), çay, kahve ve kakao, kolalı ve kolasız gazozlar, toz içecekler, alkollü içkiler ve bazı bitki çiçek, yaprak ve tohumlarından sağlanan, adaçayı, ıhlamur, nane, kuşburnu gibi içecek maddeleri şeklinde gruplandırabiliriz. Bunların içerisinde tüketimi en fazla olanlar sırasıyla, çay, kola ve ayrandır. Bu yazıda çayın beslenme ve sağlık açısından olumlu ve olumsuz yönleri üzerinde durulacaktır.

Çay yapraklarından çay olmak üzere genel fabrikalarda siyah çay ve yeşil de iki tip çay elde edilmektedir. En çok tüketilen tip siyah çaydır. Siyah çay polifenollerin enzimatik oksidasyonu ile elde edilir. Yeşil çay eldesin de, çaydaki enzimler etkisizleştirilerek polifenollerin oksidasyonu önlenir. Dünyada tüketilen çayın % 75'i siyah çaydır. Çay üretimi açısından ülkemiz, Hindistan, Sri Lanka, Kenya, Çin ve Endonezya'dan sonra gelir.