Beslenme

Ekmeksiz yapamam diyenlere müjde!

Halk arasında şişmanlattığı söylenen ve rejim yapılırken ilk olarak azaltılan ekmek, diyetisyenler tarafından yenmesi gerektiği söyleniyor.

Çorum Devlet Hastanesi Diyetisyen Hekim Serpil Ovalı, ekmeğin tek başına kilo yapmadığını belirterek, "Ekmek mutlaka tüketilmeli, ancak dengeli beslenilmelidir. Ekmek kan şekerini dengeler" diye konuştu.

Zayıflama diyetlerinde ekmek yerine yağlı ve aşırı şekerli gıdalardan uzak durulması gerektiğini anlatan Diyetisyen Serpil Ovalı, "Ekmek besin grubu 3. gruptur ve tahılların içerisinde yer alır. Buğday, bulgur, çavdar, pirinç mısır ve makarna bu gurup içerisindedir. Bu besin grubunun protein kalitesi düşüktür. Diğer besinlerle birlikte et, süt, yumurta gibi ürünlerle yenmesi halinde kilo alınmasına sebep olur. Ekmekte yağ oranı düşüktür. Ekmek yerken mutlaka buğdaydan yapılmış ekmek tavsiye edilir." diye konuştu.

Halk arasında ekmeğin şişmanlık yaptığı belirtilirken bu fikrin doğru olmadığını ifade eden Serpil Ovalı, "Başta da söylediğim gibi ekmek tak başına kilo yapmaz, Toplum olarak çok fazla meyve ve sebze yemediğimiz için gerekli vitamin ekmekte alınabilir. Bu yüzden şişmanlamayalım diye ekmek yememezlik yapılmaması gerekir. Ekmekte dengeli ve oranlı yenmesi gerekir." diye konuştu.

Kuru fasulyenin faydaları

Kötü kolesterolü düşürüyor, mide ve bağırsakları tedavi ediyor... Bugüne kadar sağlıklı ve zinde bir yaşamın doğru beslenmeden geçtiğini vurgulayan uzmanlar, bu konuda hep lifli gıdaların vazgeçilmezliğinden bahsetti.



Genellikle espri konusu yapılsa da çözünebilen lifli yiyeceklerin başında gelen 'kuru fasulyenin faydalarına' ise Amerikalı diyetisyenlerden destek geldi. İlaç Enstitüsü ve Amerikan Diyetetik Birliği (ADA), her gün yeterli miktarda lifli yiyecek tüketmenin vücudu birçok hastalıktan koruduğunu açıkladı. Uzmanlar, kuru fasulye gibi baklagillerden zengin beslenmenin yararlarını şu altı maddede özetledi:



1. Kalp hastalıklarına karşı korur. Günlük 12-33 gram lif alımının kan basıncını düşürdüğü gözleniyor. Ayrıca, lifli gıdanın kalp krizi ölümlerini yüzde 27 azalttığı biliniyor.



2. Diyabeti kontrol altında tutmaya yardım eder. Kan şekerinde daha yavaş artışa geçmesini sağlar.


3. Mide, ince ve kalın bağırsağı tedavi eder. Lifler kalın bağırsakta mayalanır ve kalsiyum gibi önemli minerallerin emilimine yardımcı olur.



4. Meyve, sebze, arpa, yulaf ve kuru baklagil gibi çözünebilir lifler, kandaki kötü kolesterolü düşürür.


5. Buğday ekmeği, kahverengi pirinç gibi tohumlu, taneli çözünemeyen lifler mide, ince ve kalın bağırsakların çalışmasını güçlendirir.

Lifli Gıdaların Şaşırtan Faydaları

İlaç Enstitüsü tarafından yapılan en son açıklama ve Amerikan Diyetetik Birliği (ADA) tarafından tanımlanan yazılı görüşe göre, diyet yemeği olan lifler, insanın ince bağırsağında sindirilmeyen ve emilemeyen karbonhidrat bileşenlerini içeriyor. Bunların vücudumuzu birçok hastalığa karşı koruduğu belirtiliyor.


Lifler diyetimizde neden bu kadar önemli? İşte bunun nedenleri:

1. Yeterli lifli gıda alımı kalp hastalıklarına karşı koruyor. Araştırmalar, günlük 12-33 gram lif alımının kan basıncını düşürdüğünü, kandaki kolesterol düzeyini iyileştirdiğini ve kardiyovasküler hastalıklarla ilişkilendirilen iltihabı azatlığını gösteriyor. Ayrıca, yapılan birçok araştırmada, diyete eklenen 10 gr lifli gıdanın kalp krizi ölümlerini yüzde 27 oranında azalttığı bulundu.

2. Çözünebilir lifler, kandaki kötü kolesterolü düşürüyor. Çözünebilir lif içeren yiyecekler arasında elma, arpa, yulaf, fasulye ve diğer kuru baklagiller, meyve ve sebzeler yer alıyor. Diğer çözünebilir lif kaynakları ise psilyum (pire otu), guar gum, pancar lifi, xanthan gum ve pektin.

3. Çözünemeyen lifler mide, ince bağırsaklar ve kalın bağırsakların çalışmasını güçlendiriyor. Buğday ekmeği, kahverengi pirinç gibi tohumlu, taneli yiyeceklerin tümü çözünemeyen lif kaynağıdır. Bazı yiyecekler doğal müshil maddesi içeriyor. Bunlar: kabak, bal, rubarb (Antrakinont türevi glikozid içeren bitki), incir, kuru erik, ahududu, çilek, elma kompostosu.

Enginarın Yararları

Yumru şeklinde çiçekleri olan ve 2 metreye kadar uzayabilen bir bitki olan Enginar, A ve C vitaminleri ile kalsiyum, potasyum, demir, manganez ve fosfor mineralleri açısından zengindir.

Enginar karaciğer için çok faydalıdır; karaciğeri korur ve karaciğer hastalıklarının daha çabuk iyileşmesini sağlar. Karaciğer, böbrek ve bağırsakların düzenli çalışmasına yardımcı olur ve böbrek kumlarını döker. Sindirimi kolaylaştırır. İdrar söktürücüdür. Kandaki şeker oranını ayarlar, kolesterolü düşürür. Vücuda dinçlik verir. Bedeni ve zihinsel yorgunluğu giderir. Meme, rahim ağzı ve prostat kanserini önlemeye yardımcı olur. Enginar kalbi ve damar sağlığını korumakta da etkilidir. Hücrelerin yıpranmasını engelleyerek yaşlanmanın etkilerini azaltır. Sarılıkta faydalıdır. Romatizma şikâyetlerini azaltır. İshali keser. Ter kokusunu giderir. Ateş düşürücü ve iştah açıcıdır.

Domatesin Yararları

Domatesin içinde bulunan A ve C vitaminleri, folik asit, potasyum, gıda lifi ve koruyucu antioksidanların faydaları tartışılamaz.

Bol ve çeşitli vitaminleri, mineralleri ve faydalı organik asitleri ile tıbbi değeri çok yüksek bir sebze olan domatesin, vücuda kükürt, fosfor ve organik sodyum verdiğini vurgulayan uzmanlar, bir domatesteki C vitamininin, tavsiye edilen günlük miktarın yüzde 50'sinden fazla olduğunu bildiriyor.

Uzmanlar, domatesin damarları yumuşattığını, kanı durulttuğunu, üre miktarını düşürdüğünü, vücudu gençleştirdiğini belirterek, kalp, karaciğer, böbrek bozuklukları ve şekerliler için çok faydalı olduğunu ifade ediyor.

Brüksel Lahanasının Yararları

Brüksel lahanası (Brassica oleracea Gemmifera) Brassicaceae (turpgillerden), küçük yumru şeklinde ve kalınca kat kat yaprakları olan bir sebze türü.

Brokoli gibi kansere yakalanma riskini büyük ölçüde azaltan bir başka kış sebzesini veren Brüksel lahanası, Turpgiller'dendir. Anayurdu bilinmeyen bitki, ABD ve Avrupa'da yaygın şekilde yetiştirilmektedir. Türkiye'de de tarımı başlamış olup sebze, halk arasında yavaş yavaş tanınmaktadır.

Brüksel lahanası denilen başçıklar iki boyutta görünür. Minik olanları, koyu renkli ve hoş kokuludur. Başçık irileştikçe rengi açılır ve kokusu keskinleşir. Brüksel lahanası, çorbası yapılarak, 2-3 dakika haşlanıp et yemeklerinin yanına garnitür olarak konularak yenilir. Minik olanları dondurulup sonra tüketilmeye daha uygundur.

BESİN DEĞERLERİ

Brokolinin Yararları

Brokolinin faydalı olduğu alanlar bir hayli geniş. Meme, prostat, bağırsak, akciğer ve idrar kesesi kanserlerine ve kalp dolaşım hastalıklarına karşı güçlü bir koruyucu olduğu bilinen brokolinin içindeki bazı maddeler, Amerika da zenginleştirilerek ilaç maddesi haline getirildi. Bugün bu ilaçlar kanser tedavisinde de kullanılıyor. Ayrıca brokoli, içindeki bitkisel hormonlar (indol ve indol türevleri) sayesinde vücudumuzdaki hormon dengesini ayarlayıcı bir özelliğe de sahip. Yine Amerika da bazı klinikler, menopoz donemdeki kadınlarda östrojen hormonunun düzenli çalışması için brokolideki bitkisel hormonlardan yararlanıyorlar. Brokoli, aynı zamanda bir antioksidan. Yani hücre zarlarına ve hücre DNA sına zarar veren serbest radikalleri zararsız hale getiriyor.

Mineraller, Görevleri ve Faydaları

Vücudun kendi kendine oluşturamadığı inorganik maddeler olan mineraller, vitaminler ile birlikte çalışarak vücutça en fazla ihtiyaç duyulan bölgelere etkin bir şekilde ulaşmalarını sağlarlar. Dolayısıyla insan vücudunun en az vitaminler kadar minerallere de ihtiyacı vardır.

Kan basıncında, kalp ritminde, kas fonksiyonlarında, vücuttaki sıvı dengesinin devamlılığında, üremede oldukça önemli rol oynayan mineraller ayrıca kan oluşumunu ve sağlıklı sinir fonksiyonları gelişimini de kontrol ederler.

Özellikle büyüme ve gelişme çağındaki çocuklarda mineral eksiklikleri oldukça büyük sorunlara neden olabilmektedir:

Çinko: İnsan organizmasının büyüme ve farklılaşma gibi pek çok biyolojik sürecine katkı sağlayan çinkonun eksikliğinde çocuklarda bağışıklık sistemi yeterli derecede etkin olamadığı için multisistem hastalıkları görülebilir. Büyüme ve gelişme geriliği oluşabilir. Ayrıca ergenlik çağında cinsel olgunluğa erişememe, enfeksiyonlara dayanıksızlık, iştahsızlık ve kilo alamama, öğrenme ve dikkat eksikliği, tat alma duyusunda bozukluk, akne, dermatit, saçlarda incelme ve dökülme gibi cilt sorunları yaşanabilir.

Vitaminler ve Faydaları

A vitamini eksikliği: Kilo alamama, boyun uzamaması, gözyaşının yetersiz salgılanması, gözün parlaklığını yitirerek kuruması, gece görememe ve derinin kuruyarak pullanması A vitamini eksikliğinin yarattığı bazı şikayetlerdendir.

B1 vitamini eksikliği: Büyüme döneminde özellikle sinir sisteminin gelişmesi ve metabolizma için B1 vitaminine ihtiyaç duyulmaktadır. Eksikliğinde kusma, iştahsızlık, huzursuzluk, nefes almada zorluk, kalp çarpıntısı, morarma, kalp yetmezliği, merkezi sinir sistemi bozuklukları, ses kaybı, görme bozuklukları ile beriberi hastalığı yaşanabilir.

B2 vitamini eksikliği: Tek başına bu vitaminin eksiklik belirtilerinin görülmesi nadirdir, genellikle diğer vitaminlerin de eksikliği ile birlikte ortaya çıkar. B2 vitamini eksikliği çocuklarda büyümenin yavaşlaması, kilo kaybı, canlılıkta azalma ve sindirim sorunları gibi durumları da beraberinde getirir.

B3 vitamini eksikliği: Kolay yorulma, sinirlenme, iştahsızlık, hazımsızlık, bulantı, kusma ve ishal, dilde yanma hissi, kızarma, diş eti hassasiyeti, ağız kokusu, deride ışığa karşı hassasiyet, cildin sertleşmesi, huzursuzluk, uykusuzluk, baş ağrısı ile başlayan, ellerde titreme, artan endişe, korku, kaygı duyguları ile devam edip psikoz tablosuna kadar giden sinir sistemi şikayetleri ortaya çıkar.

Beslenmeniz Psikolojinizi Etkiliyor

Beslenme uzmanları, ruh halinize göre hangi halde ne yenilmesi gerektiğini açıkladı. Kimi yiyecekler psikolojimizi bozuyor, kimisi ise sinirlerimizi yatıştırıyor.

Diyet uzmanları, insanların ruh durumu ve beslenmesi arasında büyük ilişki olduğunu belirterek, bazı besinlerin insan ruhunda kötü etki yaratabileceğini, kimisinin de tedavi edeceğini savunuyor.

Bezginlik:

Bu duruma karşı sebze grubu yiyecekler tercih edilmeli. Yediğiniz sebzelerin çiğ olmasına dikkat edin. Yavaş yemeye özen gösterin.

Yorgunluk:

Bezelye ve havuç, yorgunluğa karşı birebir... Taze sıkılmış meyve suları ve evde yapılan meyveli yoğurtlar da yararlı.

Çekingenlik:

Kuru baklagiller ve fosfor açısından zengin besinler önerilir. Bulgur, mercimek ve balık türü yiyecekler de yenmeli.

Besinlerin hazırlanışları hakkında uyarılar

Besinler bazı durumlarda sağlık için zararlı olabilir. Mikroorganizmalarla kirlenen besinlerin yenilmesiyle çeşitli hastalıklar oluşabilir. Mikroorganizmalar, insan ve hayvan vücudu, dışkı, toprak, su, kemirgen ve haşerelerden bulaşır. Besinlerin hazırlanmaları sırasında uygulanması gereken bazı kurallar vardır. Bu kurallar şöyle sıralanabilir:

Toz, toprak ve ilaç kalıntılarından arındırmak için sebze ve meyveleri önce su dolu bir kapta bekletmeli, sonra iyice yıkamalı, Mikroorganizma bulaşmasından kuşkulanılırsa, taze sebzeler 20 dakika klorlu veya sirkeli suda bekletilmeli,

Hastalık yapabilecek şüpheli besinler, özellikle küflenmiş olanlar yenilmemeli, Çiğ yenecek sebze ve meyveler, pişirilecek taze sebzeler ve kuru meyveler, temizlenmiş ve pişmeye hazır tavuk, balık, parça etler ve yumurta iyice yıkanmalı,

Et, tavuk, balık, süt, yumurta ve bunlarla hazırlanmış yemekler 16 - 49 derece arasındaki en tehlikeli bölge veya 5 - 16, 49 - 60 derece arasındaki riskli bölgede asla bırakılmamalı,

Besinler, en tehlikeli derece aralığında 2 saat, tehlikeli derece aralığında ise 4 saatten fazla bekletilmemeli,

Besinlerin Sindirim Süreleri

Yediklerimizi ne kadar süre içinde sindirebildiğimizi bilirsek, spor, uyku gibi herhangi bir faaliyete başlamadan önceki öğünlerimizi daha bilinçli düzenleyebiliriz.

Örneğin uzun bir işe, yürüyüşe veya spor gibi yüksek performans gerektiren bir işe başlamadan bir saat öncesinde bir şeyler yememiz gerekiyorsa, sindirimi bir saat içerisinde tamamlanabilecek besinleri tercih etmeliyiz. Genel bir fikir vermesi açısından besinlerin sindirim süreleri şu şekilde özetlenebilir:

1 saatte sindirilebilenler: Su, çay, kahve, enerji yiyecekleri, sporcular için özel hazırlanmış karbonhidrat konsantreleri.

2 saatte sindirilebilenler: Süt, kakao, yoğurt, et püresi, beyaz ekmek, muz, müsli/corn flakes tarzı kahvaltılık tahıllar, hafif sebze, prinç/pilav, alabalık protein konsantreleri.

3 saatte sindirilebilenler: Siyah ve karışık ekmekler, kek, patates, yumurta, büyükbaş hayvan ve koyun eti, tavuk, sebze, elma.

Sağlığınız İçin Yumurta Yemeyi İhmal Etmeyin

Lezzetli ve besleyici değeri olan yumurtanın, besin değeri açısından anne sütünden sonra geldiğini belirten uzmanlar, yumurtada A, D, E ve B grubu vitaminlerle diğer vitaminlerin önemli oranda bulunduğuna dikkat çekti. Uzmanlar, yumurta sarısındaki A vitamininin gözün iyi görmesi, kemik gelişimi ve sağlıklı dişler için gerekli olduğunu, vücut hücrelerinin gelişmesine yardım ettiği, solunum ve sindirim sisteminin sağlıklı olmasını ve enfeksiyonlara karşı korunma sağladığına dikkat çektiler.

Yumurtada insanların ihtiyacı olan 13 adet vitamin ve mineralin bulunduğuna dikkat çeken uzmanlar, bu besinin çok tüketilmesi durumunda özellikle çocuklarda D vitamini eksikliğine bağlı kemik bozukluğunun oluşmayacağını dile getirdi. Uzmanlar, B grubu vitaminlerin bazı besin ögelerinin vücutta enerjiye çevrilmesi için gerekli olduğunu, yumurtanın ise özellikle B2 vitamini açısından zengin olduğunu vurguladı.

İnsan sağlığı için gerekli olan vitamin ve mineralleri içinde barındıran yumurta hakkındaki bazı bilgiler ise şöyle:

- Yumurta kabuğunun yüzeyinde 17 bin adet küçük delik bulunur.

- Buzdolabında bir hafta bekletilmiş yumurta, oda ısısında bir gün bekletilmiş yumurtadan daha tazedir.

Aşırı Fruktoz Tüketimi Sağlığımızı Tehdit Ediyor

Meyvelerin içinde doğal olarak bulunan ve meyve şekeri olarak bilinen fruktoz, son 30 yılda gıda sanayiinin en çok kullandığı tatlandırıcı haline geldi. Doğal yiyeceklerle alımı yararlı olan bu şeker türünün gıda sanayiindeki kullanımı arttıkça, doğal olmayan yollardan fazla tüketiminin zararları tıp dünyasının dikkatini çekmiştir.

Mısırdan elde edilen fruktozdan zengin mısır şurubu (high fructose corn syrup), başta alkolsüz içecekler (meyve suları, asitli içecekler, sodalar vb.) olmak üzere bütün hazır gıdalarda (kek, bisküvi, çikolata, şekerleme, tüm jöle ve benzeri ürünler, hazır ekmekler vb.) yaygın olarak kullanılmaktadır. Ucuz olmasının yanında, karaciğerde diğer şekerlerden farklı işlenmesi gıda üreticilerine ek bazı yararlar getirmektedir. Tüm bu yararlar tüketiciye ise zarar olarak yansımaktadır.

Fruktoz, diğer şekerler gibi doyma hissi oluşturmaz ve fruktozdan zengin tatlı yiyecekler daha çok tüketilebilir. Yemeklerden sonra ortaya çıkan ve doyma hissi sağlayan en önemli iki unsur, kan glukoz ve kan insulin düzeylerinin yükselmesidir. Vücut hücrelerinin temel enerji kaynağı olan kan şekeri (glikoz) düzeylerinin yemeklerden sonra yükselmesi, ardından kan insülin düzeylerinin yükselmesine neden olur ve kan şekeri hücrelerin içine girer. Bu mekanizma insanda doyma hissine neden olur ve daha fazla yemek yenmesini engeller.

Açlık ve Tokluk Hissi

Açlık konusunda tecrübeli kişiler sayılabilecek hint fakirleri (ve benzeri kişiler), 2-3 günlük açlıktan sonra açlık duygusunun ortadan kalktığını ve bunun yerine iyilik halinin ve öfori (mutluluk, neşe, çoşku hali) durumunun geliştiğini belirtmektedirler.

Açlığın 4 aşaması vardır:

Aşama 1:

Açlık merkezi beyinin hipotalamus adı verilen bölümünde yer almaktadır. Barsak ve mide duvarında bulunan hassas sensörler hipotalamus ile irtibatı sağlarlar. Bu sensörler mide ve barsaklardaki yiyeceklerin meydana getirdiği dolgunluğunun miktarı hakkındaki bilgileri sinirler aracılığı ile hipotalamusa iletirler.

Diğer biyokimyasal sensörler de glukoz, amino asit ve yağ asitleri gibi çeşitli maddelerin kandaki düzeylerini kontrol ederler. Bu kontrole ilişkin bilgiler de hipotalamusa iletilir.

Kandaki glukoz (şeker) düzeyi düştüğünde, hipotalamus beyne uyarı göndererek yiyecek aranmasına yönelik davranışların başlatılmasına çalışır.