Obezite
Kadınlar obeziteye karşı ücretsiz tedavi edilecek
Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) bünyesinde kurulan Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin (KASAUM) “Obez ve obez olmayan kadınlarda kilogram belirleyen ruhsal toplumsal tıbbi risk etkenleriyle sonuçlarının araştırılması” projesi kapsamında aşırı kilolu kadınlar ücretsiz olarak olarak tedavi ediliyor.
KASAUM Müdür Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Ayla Ergin, yaptığı açıklamada, merkez olarak “Kilo kontrolüne yardım” sloganıyla geçen yıl başlattıkları projeyle kadınların en önemli sorunlarından biri olan “obezite” ile mücadele ettiklerini söyledi.
Obezite sorununun Türkiye'de ve dünyada kadınlar için önemli bir sağlık problemi haline geldiğini vurgulayan Ergin, söz konusu proje kapsamında, Kocaeli'deki kadınlarda obezite oranının ne olduğu, kadınlara bu konuda nasıl yardım edilebileceği yönünde çalışma başlattıklarını kaydetti.
Enerji versin ama şişmanlatmasın!
Dünya Sağlık Örgütü’nün salgın hastalık olarak nitelendirdiği obezite tüm dünyayı tehdit ediyor. Uzmanlar ise beslenmenin amiral gemisi kabul edilen kahvaltıda enerji veren ama yüksek kalori içermeyen beslenme tarzına dikkat çekiyor.
Obezite küresel boyutta, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde her geçen çığ gibi büyüyen bir sorun. Dünya Sağlık Örgütü’nün çalışmalarına göre 2015’de dünyada obez insan sayısı 700 milyonu, fazla kilolu insan sayısı ise 2.3 milyarı bulacak.
Türkiye'deki rakamlar da hiç iç açıcı değil. Zira Sağlık Bakanlığı’nın araştırmaları ülkemizde de obezite görülme sıklığının gün geçtikçe arttığını gösteriyor. Bakanlığın çalışmasına göre, erkeklerde obezite görülme sıklığı yüzde 21.2, kadınlarda ise yüzde 41.5.
Obezitenin dünyada yarattığı ürkütücü tabloya dikkat çeken Kaliforniya Üniversitesi (UCLA) İnsan Beslenmesi Merkezi Obezite Programı’ndan Dr. Luigi Gratton, obeziteyle mücadele için fiziksel aktivite kadar besinlerdeki kalori miktarının da büyük önem taşıdığını söyledi ve kahvaltıda tüketilen besinlere dikkat çekti.
7 ayda 40 kiloyu nasıl verdi?
109 kilo ile obeziteyle mücadele eden Selda Manav, doğru beslenme programı ile 7 ayda, 33 kilosu yağ olmak üzere, 40 kilo verdi.
Tıbbi olarak “Morbid Obez” olarak sınıflanmasına yol açan şişmanlığını bir hastalık olarak görmesi gerektiğini fark eden ve tedavi için Memorial Antalya Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Berna Ertuğ’a başvuran Selda Manav, 7 ayda 40 kilo verdi.
“Ekmek ya hiç yemiyordum ya da çok yiyordum. Ara öğünüm hiç yoktu. Fiziksel aktivitem ise minimum düzeydeydi. Fazla kilolarım nedeniyle alışverişe bile gitmek istemiyordum” sözleriyle tedavi öncesindeki alışkanlıklarını anlatan Manav daha önce uyguladığı ama başarısız olduğu zayıflama programlarından sonra Dyt. Ertuğ’a başvurduğunu ifade ederek “Zayıflayamamaktan çok korkuyordum” dedi. Selda Manav, bu korkusundan dolayı beslenme programının ilk ayında kendisine verilenden daha az yeme hatasına düştüğünü anlattı ve bu hatanın nedenini “Sadece aç kalırsam zayıflayabileceğimi düşünüyordum” sözleriyle açıkladı.
“EŞİMİN DESTEĞİ ÇOK ÖNEMLİYDİ”
Beslenme programına başladığı ilk haftalarda yaşadığı bir diğer zorluğun menüsünde bulunmayan yemekleri eşinin evde yemek istemesi olarak anlatan Selda Manav, “Diyetisyenim Berna Hanım, bu konuda eşimden destek istedi. Birlikte yemekten zevk aldığımız yemekleri de her hafta menüye sınırlı porsiyonlarda ekleyerek yememize izin verdi. Böylece hem eşimle birlikte paylaştığımız bir keyiften mahrum kalmadık hem de eşim de benimle birlikte fazla kilolarından kurtuldu” sözleriyle bu zorluğu nasıl aştıklarını anlattı.
Obezite tedavisinde diyetisyen yaklaşımı
Dünya Sağlık Örgütüne göre; obezite bütün yaş gruplarını ilgilendiren, görülme sıklığı giderek artan, sosyal ve psikolojik yönleri ile önemli bir halk sağlığı sorunudur.
Günümüzde dünyanın birçok ülkesinde bir sağlık tehditi haline gelen obezite, Dünya Sağlık Örgütü tarafından ‘Yağ miktarının adipoz doku da, sağlığı bozacak ölçüde birikimi ’olarak tanımlanmaktadır.
Obezitenin, Tip 2 DM, kalp hastalıkları ve bazı kanser türlerine yakalanma riskini arttırdığı bilinmektedir. Bu hastalıkların yanı sıra, yarattığı endokrin ve metabolik bozukluklar sebebi ile safra kesesi hastalıkları, gut, osteortrit ve pulmoner hastalıklara yakalanma riskini arttırabilir. Obezite; fizyolojik bozuklukların yanı sıra psikolojik bozukluklara da neden olabilmektedir. Obez bireylerde depresyon, beden imgesinde bozulma ve yeme bozuklukları hastalıkları gelişme riski fazladır.
Türkiye Obezite Tehlikesi Altında!...
Araştırmalara göre Türkiye'de her üç kişiden ikisi obez olma yolunda ilerliyor! Özellikle de kırsal alanda yaşayan kadınlar tehlike altında...
Türk TORAKS Derneği 13’ncü Yıl Kongresi'nde konuşan Doç. Dr. Berna Dursun; obezitenin Türkiye için de bir sorun olduğunu belirterek, “Türkiye’de erişkinlerin üç de ikisi, obez olma yolunda” dedi. Obezitenin yaş, bölge cinsiyet açısından farklılık gösterdiğini, kırsal alanda yaşayan kadınların daha kilolu ve obez olma yolunda olduklarını belirten Dursun, obezite ile astım arasındaki ilişkiyi de şöyle anlattı:
"Obezite, astıma yol açabilirmi? Kilo ne kadar fazla ise astım olma ihtimali yüzde 38 daha fazla. Bu risk artışı, kadınlarda ise daha fazla. Bu ilişki, gebelikte başlayıp çocukluk dönemi ve ergenlikte devam ediyor."
Obezler Zihin Eğitimi İle Zayıflatılacak
Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Alper Cihan, obezite merkezinde bilişsel davranış tedavisi ile hastalara ''kendilerine hükmetmeleri'' yönünde eğitim vereceklerini bildirdi.
Doç. Dr. Cihan yaptığı yazılı açıklamada, obezlerin büyük çoğunluğunun ''sosyal obez'' olduğunu belirterek, sosyal obezitenin, herhangi bir hastalığı olmadan şişmanlamaya karşılık geldiğini belirtti.
Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde kurdukları Obezite Merkezi'nde bir ilke imza atacaklarını ifade eden Cihan, merkezde öncelikle obez kişinin beden analizi ve fiziksel muayenesinin yapılacağını, hangi gruba dahil olduğunun belirleneceğini, bu tetkiklerle kişilerin obezliği ve derecesinin ölçüleceğini kaydetti.
Alper Cihan, dahiliye, endokrin psikiyatrı ve cerrahi muayenelerden geçecek kişinin organik bir hastalığı varsa önce o hastalığın tedavi edileceğini dile getirerek, yüzde 85 grubuna giren sosyal obezlerin, alışkanlık durumunun tespit edilmesi için 10 günlük beslenme ve davranış haritasının çıkarılacağını, sonra tedavi sürecinin başlayacağını bildirdi.
Diyet Yapacak Olanlara Öneriler
Obezite: Bedenin yağı kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması sonucu, boya göre ağırlığın arzu edilen düzeyin üstüne çıkmasıdır. Hastalığın oluşumunda genetik ve çevresel faktörler değişik oranlarda rol oynar. Şişmanlığın tanısında kullanılan en pratik yöntem Beden Kitle Endeksi (BKI)'dir.
. Beden Ağırlığı (kg)
BKI= ----------------------------formülüyle hesaplanır.
. Boy (m)2
BKI
18.5 kg/m2 . Zayıf
18.5-24.9 kg/m2 . Normal (sağlıklı)
25-29.9 kg/m2 . Fazla Kilolu
30-39.9 kg/m2 . Obez
40 kg/m2 üstü . Morbid Obez
Bedenin yağ dağılımını belirlemede bel çevresinin, kalça çevresine oranı kriter olarak alınır. Bel/kalça oranı kadınlarda 0.8'I, erkeklerde, 1'I aşmamalıdır. Bel çevresi ölçümü: Kadın 88 cm. Ve üstü ise obezite riskinin artığı görülür.
Obezite Risk Faktörleri
- Fiziksel aktivitede azalma
- Beslenme alışkanlıkları
- Yaş
- Cinsiyet (kadın)
Obezite (Şişmanlık) Nedir? Şişmanlığın Nedenleri
Obezite - Şişmanlık vücutta yağların normalden fazla olması anlamına gelen bir hastalıktır. Bu durumda yağ dokusunun oranı diğer dokulara göre artmıştır. Bedendeki toplam yağ kadar, yağın dağılımı da önemlidir. Şişmanlık vücutta yağların toplandığı bölgeye göre sınıflandırılabilir:
1.Generalize şişmanlık
2.Üst taraf şişmanlığı
3.Alt taraf şişmanlığı
Generalize Şişmanlık : Dengeli bir şişmanlıktır. Vücudun her tarafı kiloludur. Erkeklerde ve hanımlarda aynı oranlarda görülen bir tip şişmanlıktır. Generalize şişmanlık akupunktur tedavisine iyi cevap verir. Eğer hastanın selülit problemi de varsa mezoterapi yöntemi de akupunkturla kombine edebilir. Bu tip şişmanlarda kanda ki kolesterol düzeyine bakmakta fayda vardır. Kanda ki kolesterol düzeyi yüksek bulunursa ona göre uygun özel kolesterol düşürücü bir diyet listesi verilmelidir.
Üst Taraf Şişmanlığı : Göbek, göğüs ve kollarda yağlanma ile kendini gösteren şişmanlık tipidir .Bacaklar normaldir ve kalçalar dardır. Erkeklerde bu tip şişmanlık oldukça sıktır. Genetik sebeplerin dışında bazı hormonal sebepler de üst taraf şişmanlığa yol açabilir.
Sağlıklı beslenme ve obezite (şişmanlık)
Beslenme sağlığımızı korumak, geliştirmek ve yaşam kalitemizi yükseltmek için vücudumuzun gereksinimi olan besinleri yeterli miktarda ve uygun zamanlarda almak için yapmamız gereken bilinçli bir eylemdir. Sağlığımızın korunmasında ve hastalıkların önlenmesinde yeterli ve dengeli beslenme çok önemlidir.
Besin gıdaların içinde bulunan, bireyin yaşamını sürdürmek, büyümek, iş yapmak gibi tüm faaliyetlerini gerçekleştirmek için dışarıdan almak zorunda olduğu yapı taşlarına ve enerji kaynaklarına verdiğimiz isimdir.
Başlıca besinler şunlardır:
1. Proteinler: Et, balık, tavuk, yumurta, süt, yoğurt, peynir, mercimek, fasulye
2. Karbonhidratlar: Ekmek, makarna, pirinç, şeker, meyve ve sebzeler
3. Yağlar: Zeytinyağı, mısırözü yağı, ayçiçeği yağı, tereyağı, margarin
4. Vitaminler: A, B, C, D, folik asit, E vitaminleri gibi
5. Mineraller: Kalsiyum, fosfor, demir
6. Su
Obeziteye ekmekle savaş
Genetiği değiştirilmiş buğdayın daha yavaş sindirildiğini, daha tok hissettirdiğini ve iştahı azalttığını belirten araştırmacılar, bu özelliklerin ekmek, makarna ve diğer unlu mamülleri daha sağlıklı yapacağını umuyor.
Az yağlı ve sağlıklı yiyeceklerin üretiminin dünyada hızla büyüyen obezite krizine karşı bir önlem olarak geliştirilmesi bekleniyor.
Bu yeni buğday türü direnç nişastası olarak bilinen nişasta ile üretiliyor ve böylece midede yakılması zorlaşıyor. Buğday öğütüldükten, işlemlerden geçirildikten ve pişirildikten sonra ekmeğin sindirimi de zorlaşmış oluyor.
Şişmanlık gerçekten bir sorun mudur?
Dünya Sağlık Örgütünün 1997 yılı verilerine göre dünya nüfusunun % 25’inin VKİ’i 30’dan fazla, yani şişmandır. % 25’i ise balık eti veya topludur. % 25’lik kısmı şu anda şişman değil ancak genetik olarak şişmanlığa yatkın durumdadır. Sadece % 25’i ne şu anda ne de gelecekte şişman olmayacak grubu oluşturur. Görüldüğü gibi dünya nüfusunun % 75’i bu sorunla ya baş başadır ya da hastalık için adaydır. Son on yıl içinde dünya üzerindeki hemen bütün ülkelerde şişmanlıkta belirgin bir artış olmuştur.
Şişmanlık Nedenleri
Şişmanlığın artışına neden olan etkenler arasında yaşlılık, beslenme alışkanlığının hazır yiyecek türüne kayması ve ayaküstü yenilen tost, sandviç, hamburger, piza, patates kızartması gibi yiyeceklerin fazla tüketilmeye başlanması, kadınlarda çok doğum yapma, daha az hareketli bir yaşam, sanayileşmiş bir toplumda yaşama, evlilik, alkol tüketimindeki artış ve en önemli nedenlerden biri olarak genetik sayılabilir.
Şişmanlık (Obezite) ve Tedavisi
Şişmanlık (obezite); vücut yağ miktarının sağlığı bozacak düzeyde artmasıdır. Enerji alımının enerji tüketiminden daha fazla olduğu durumlarda ortaya çıkar. Şişmanlık sadece estetik açıdan değil bazı hastalıkların ortaya çıkışını kolaylaştırması, yaşam süresini olumsuz yönde etkilemesi gibi nedenlerle önemli bir sağlık sorunudur.
Şişmanlık; kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği, solunum rahatsızlıkları, eklem hastalıkları, safra kesesi hastalıkları ve bazı kanser türleri ile ilişkisi olan, insan yaşamını kısaltan ve yaşam kalitesini bozan bir hastalıktır.
Şişman kişilerin zayıflamak için gösterdikleri çabalar çoğunlukla sonuçsuz kalmakta ve verilen kiloların zaman içinde geri alındığı gözlenmektedir. Genellikle şişmanlamak kolay, zayıflamaksa güçtür. Bu nedenle şişmanlığın tedavisinden önce, önlenmesi doğrudur. Şişmanlığın önlenmesinde en önemli kural, küçük yaştan itibaren yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanması ve enerji dengesine uygun bir beslenme alışkanlığının kazandırılmasıdır.
Bebeklik ve Çocukluk Çağı Şişmanlığının Önlenmesi İçin Beslenme Önerileri
Bebeklik ve çocukluk çağı şişmanlığından korunmak için, yaşam boyu sürecek sağlığın temelinin atıldığı gebelik döneminden başlayarak yeterli ve dengeli beslenmek gerekir.
Bebeklik ve çocukluk çağı şişmanlığının %90’ının, fazla enerji alımı ile oluştuğu ve şişman yetişkinliklerin %30’unun bebeklilik ve çocuklukta da şişman olduğu bilinmektedir.
Bebeklik ve Çocukluk Çağında Şişmanlığın Önlenmesi İçin Neler Yapılabilir:
Anne karnından okul çağına kadar, çocuğun gereksinimleri ve beslenme şekli, büyüme ile birlikte değişir. Bu farklı dönemlere göre de şişmanlığın önlenmesi için farklı beslenme önerileri verebiliriz.
Yanlış Beslenme Alışkanlıkları Şişmanlığa Yol Açar
Basit karbonhidrattan zengin şeker ve şekerli besinler ile yağ ve yağlı besinlerin (kızartma, mayonez, krema, sos, vb) aşırı tüketilmesi şişmanlığa yol açar. Bu besinleri tüketme alışkanlığı çocuklukta başlayabilir. Ailenin beslenme modeli çocuğa yansıyabilir ve yetişkin çağda da aynı beslenme modeli sürebilir. Bu nedenle çocukluk döneminden başlayarak bu tür besinlerin tüketimi kısıtlanmalıdır.
Karbonhidratların Etkileri Nelerdir?
Enerji veren üç besin öğesinden birisi olan karbonhidratlar, yapılarına göre iki grupta toplanır.