duyu organları
Ben Hasan'ın Burnuyum
Hasan!.. Kâinatı yaratan Rabbimiz eşyayı tanımamız için onlara renk, şekil, ses, sertlik, yumuşaklık, sıcaklık, soğukluk, koku ve tat gibi farklı hususiyetler vermiştir. Maddeye verdiği bu hususiyetleri tanıyıp idrak etmek için de uygun duyu organlarını senin vücuduna yerleştirmiştir. Işığı gözünle, ses dalgalarını kulağınla alırsın. Onlar sahip oldukları mükemmel sanatı ve üzerlerinde tecelli eden isimleri anlatarak Rabbimize tercüman oldular. Bugün de ben burun, maddenin kokusunu almak üzere yaratılmış kimyevî bir duyu organı olarak sana farklı sanat incelikleri ve harikalıklar göstererek kendimi tanıtırken, Rabbimin ilim ve kudretinin tecellisini farklı bir boyuttan görebilmen için küçük bir pencere açmaya çalışacağım.
Ben Hasan'ın Kulağıyım
Geçen sayıda, başındaki en mühim organlardan biri olan komşum göz, kendinden bahsedip, ne kadar mucizevî bir yaratılışla sana hediye olarak takıldığını ve dünyanı aydınlattığını anlatırken, biraz gıpta biraz da kıskançlık gibi bir hisle "benim ne zaman kendimi ve dolayısıyla Rabbime tercüman oluşumu anlatmama sıra gelecek" diyerek sabırsızlanıyordum. Niçin mi sabırsızlanıyordum? Çünkü yıllardır sadece başının iki yanındaki iki et parçası olarak görüp hiç umursamadığın, harikulade bir mimariye sahip olan kepçe şeklindeki ses alıcılarım başta olmak üzere, bütün parçalarım hep birlikte, bizi bu kadar uyumlu bir şekilde bir araya getireni, ve senin kâinatta yaratılmış seslerin sadece bir kısmından istifade edebilmen ve ruh dünyana yeni menfezler açman için çalışan, üzerimizdeki harika sanatları göstererek onları sana hediye edeni, bütün âleme ilân etmek için sabırsızlanıyordum. Hem ben de göz kadar sanatlı ve hassas bir şekilde yaratıldığım hâlde gözden niye geri kalayım ki?
Ben Hasan'ın Gözüyüm
Sevgili Hasan! Sana birer emanet olarak verilmiş olan organların, uzun zamandır sana kendilerini anlatıyorlar. Dikkat edersen baştan beri kalb, mide, bağırsak, böbrek, akciğer ve pankreas gibi üzerlerindeki muhteşem sanatları gösteren arkadaşlarımın hepsi senin gövdenin içindeki boşluklara yerleştirilmiş olan organlardı. Onları küçük gördüğüm zannedilmesin, hepsi de senin hayatını arızasız sürdürmen için vazifelendirilmiş muhteşem organlardı, ama hem modern fizyoloji, hem de Ortaçağ'daki meşhur tıp âlimlerince bu organların yaptığı işlere nebatî fonksiyonlar denilmiştir. Biraz daha açacak olursam, bu organların yürüttüğü işler temel olarak bitkilerde de bulunan ve yapılan fonksiyonlardır.
Ben Hasan'ın Diliyim
Hasan, bugüne kadar hep senin nâmına konuşurdum ve senin isteklerini, sevinçlerini, üzüntülerini, takdir veya nefret hislerini muhataplarına bildirirdim. İçinden geçen hislere, beyninde dolaşan çeşitli fikirlere tercüman olurdum. İzin verirsen bugün kendi kendimi anlatacağım. Zannetme ki diğer kardeş organları kıskandım. Aksine biz birbirimizi kıskanmayıp, güçsüz olanımıza yardım eder ve dayanışma içinde, Rabb'imizin emrettiği şekilde işimizi yaparız. Bizim birbirimize üstünlüğümüz yoktur. Her birimiz kendi vazifelerimize uygun biçim ve hususiyetlere sahip olarak yaratıldığımızdan, bizim birbirimize göre eksiklik veya fazlalığımızdan söz edilemez. Çünkü hiçbirimizde abes birşey göremezsin. Sadece ben de diğer organlardan geri kalmadığımı gösterip, senin şükrânı nimet hisleriyle biraz tefekkür etmeni istedim.
Ben Hasan'ın Derisiyim
Hasan! Aylardır bedeninin içindeki yaratılış mucizesi olan hayatî önemi haiz bulunan çeşitli organların konuştular ve kendilerini anlattılar. Onların gâyesi kendilerini anlatmaktan çok hepimizin sahibi ve Yaratıcısı, Kudreti Sonsuz'un ilminin ve hikmetinin sonsuzluğuna dikkati çekmekti. Bugün bedeninin içinden, dış dünyaya bir pencere açalım istersen?
Senin vücudunun dış dünyaya komşu olan sınır bölgesinin her türlü mesuliyeti benim üzerime yüklenmiştir. Dış dünyadaki her türlü değişikliği, sıcaklık, soğukluk, rutubet, basınç, çeşitli radyasyonlar, her türlü tahriş edici kimyevî ve mekanik tesirleri ben hissederim ve iç organlarının bu değişik çevre şartlarına göre tavır almaları için onları uyarırım. Onun için herkes beni önce bir duyu organı olarak görür ve beş duyunun sonuncusu olarak sayarlar.