Dengeli Beslenme

Sağlıklı besin deposu Kereviz!

Diyet yapanlar için birebir olan Kereviz, ortada bir sebzedir ve sevmeyeni sevene göre ne yazık ki fazladır. Ya çok sevilir ya da hiç sevilmez. Oysaki kereviz çok yararlı olmasının yanı sıra vitamin deposudur. Kerevizin yararları saymakla bitmez. Kerevizi değişik şekillerde tüketerek belki sevme oranını yükseltebilirsiniz.

En faydalısı bol yoğurt ve mayonez karışımlı salatasına sanırım birkaç kişi haricinde kimse hayır diyemez. Kereviz tat itibariyle otsu ve buruk hatta baharatımsı bir tadı vardır. Kokusu bazen rahatsız edici olsa da, pişirildiğinde bu koku daha aza inebilir. Kalorisi çok düşük olan bir sebzedir. Diyet yapanların özellikle tercih edebileceği sebzedir. Kereviz suyunun da yararı fazladır. Tansiyonu düşürür ve vücudun kaybettiği suyu geri alıp, vücudun yenilemesine yardımcı olur. Kan basıncını dengeleyici özelliği de vardır. Uykusuzluğa ve strese de iyi gelmektedir.


Faydaları saymakla bitmiyor:

* Karaciğerde bulunan şişliği giderir ve karaciğeri temizler.

* İdrar söktürücü özelliği vardır. Bu etkisi sayesinde idrar yollarını ve kanı temizler.

* Şeker, yüksek tansiyon ve romatizma gibi hastalıklara iyi gelir.

Diyabete karşı dengeli beslenme

Öğretim üyesi Doç. Dr. Çolak: "Gelecekte de peşimizi bırakmayacağı tahmin edilen şeker hastalığına 'dur' demenin yolu, dengeli beslenmeden geçiyor."

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Endokrinoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Doç. Dr. Ramis Çolak, “Gelecekte de peşimizi bırakmayacağı tahmin edilen diyabet ya da diğer adıyla şeker hastalığına 'dur' demenin yolu, dengeli beslenmeden geçiyor” görüşünü bildirdi.

Çolak, yaptığı açıklamada, tüm dünyada yaygın bir hastalık olarak bilinen diyabetin toplumda yeterince tanınmadığını söyledi.

Hastalığın her geçen gün dünyada ve Türkiye'de yaygınlaştığını vurgulayan Çolak, şu bilgileri verdi:

“Diyabet önemli bir halk sağlığı sorunudur. Uluslararası Diyabet Federasyonu'nun (DF) verilerine göre dünyada 246 milyon diyabetli insan var. Bu insanların yüzde 46'sı 40 ile 50 yaş arasında bulunuyor. Eğer önlem alınmazsa 2025 yılında dünyada 380 milyon insan diyabet hastası olacak. Ülkemizde ise yaklaşık 2.6 milyon kişi diyabet hastası, 2.4 milyon insan da diyabet hastası adayı olmak üzere, Dolayısıyla 5 milyon kişi bu hastalığın pençesindedir.”

Diyabet tedavisinde erken teşhisin çok önemli olduğunu ifade eden Çolak, diyabetlilerin hastalıkları hakkında bilinçlenmeleri ve hastalığı tanımalarının çok önemli olduğunu kaydetti.

Bu besinler gripten koruyor

Havanın soğuması ile birlikte hastalıkların oluşum sıklığı artmaktadır. Mevsimin değişikliğine bağlı olarak halsizlik, isteksizlik, baş ağrısı ve yorgunluk ilk belirtilerdir.

Grip, soğuk algınlığı, bronşit gibi pek çok hastalık da kendini göstermeye başlamaktadır. Bağışıklık sistemimizin güçlü olması bu dönemde çok önem kazanmaktadır. Bizi enfeksiyondan koruyan ve toksik ajanlarla savaşan bağışıklık sistemimizdir. Güçlü bir savunma mekanizması oluşturmanın temelinde ise; yeterli ve dengeli beslenme ve antioksidan besinlerce zengin beslenme yer almaktadır. Dünya Sağlık Örgütü bu dönemde vücut direncindeki azalmaya dikkat çekerek antioksidan etkiye sahip olduklarından A, C, E vitaminlerin, selenyum, çinko, magnezyum gibi minerallerin, omega - 3 ve omega - 9 yağ asitlerinin alımını artırmayı önermektedir. Tabi ki öncelik bu öğelerin besinlerden doğal olarak alınmasıdır. Memorial Ataşehir Tıp Merkezi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Şefika Aydın Selçuk, “Doğru beslenerek gripten korunmanın yolları” hakkında bilgi verdi.

Sağlıklı olmak sağlıklı beslenmekle devamlılık kazanır

Yeterli ve dengeli beslenmeyi ihmal etmeden eti, sütü, sebzeyi, meyveyi, tahılları mutlaka tüketmeliyiz. Önceliğimiz hep taze sebze ve meyveyi doğal beslenmeyi tercih etmek olmalıdır. Çeşitli besinlerden beslenmeyi hep vurgulasak da siz bu enfeksiyona sık yakalanabileceğimiz dönemde aşağıda belirtilen vitamin ve mineralleri içeren gıdaları sofralarınızdan hiç eksik etmeyin.

Diyet hafızayı da güçlendiriyor

Almanya’da yapılan bir araştırmada, alınan kalorinin üçte bir oranında azaltılmasının hafızanın güçlenmesini sağladığı belirlendi.

Bulgularını Ulusal Bilimler Akademisi dergisinde yayımlayan Alman araştırmacılar, 50 yaşlı gönüllüye diyet uyguladıktan 3 ay sonra hafıza testi yaptıklarında bu tespiti elde ettiler.

Münster Üniversitesinden bilim adamları, hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde alınan kalorinin azaltılmasının yaşam süresini uzattığı ve yaş bağlantılı hastalıkları azalttığı yönündeki bulguların ardından, insanlar üzerinde bu araştırmayı yapmaya karar verdiler.

Yaşları ortalama 60 olan gönüllüleri 3 gruba ayıran araştırmacılar, ilk gruba normal kalori miktarına sahip dengeli bir beslenme tarzı uygularken, ikinci gruba doymamış yağ asit oranı daha yüksek benzer bir diyet verdiler.

Üçüncü gruba ise kalorisi azaltılmış diyet uygulayan araştırmacılar, üç ay sonra yaptıkları hafıza testinde ilk iki grubun hafıza testi sonuçlarında değişiklik tespit etmezken, üçüncü grubun daha iyi performans sergilediğini belirlediler.

Aşırı tuz tüketimi hastalık habercisi

Sağlıklı insanların günlük alması gereken tuz miktarı 6 gramı geçmemeli. Bu miktarın üzerindeki tuz tüketimi hipertansiyon, inme, kalp krizi, kalp yetmezliği gibi ciddi hastalıkları tetikleyebiliyor.

Tuz tüketiminin, toplumsal özelliklere ve yaşanan coğrafi bölgelere göre değişiklik gösterdiğini ifade eden Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Ülver Derici, “’sağlıklı bireylerde günlük olarak yemeklerle alınması gereken ortalama tuz miktarı 5-6 gramı geçmemeli” dedi.

Derici, tuzun önerilen miktarın üzerinde tüketilmesinin “hipertansiyon, inme, kalp krizi, kalp yetmezliği gibi ciddi hastalıkları tetiklediğini ve kalp-damar hastalıklarına bağlı ölümlerde artışa neden olabildiğini, mide kanseri, şişmanlık ve kemik erimesi riskini arttırdığını” kaydetti. Aşırı tuz tüketimi halinde astım hastalığında da şikayetlerin arttığını ifade eden Derici, bu tür sorunların yaşanmaması için günlük alınan tuz miktarının azaltılmasının temel kural olduğunu vurguladı.

TÜRKİYE’DE TUZ TÜKETİMİ NORMALİN 3 KATI

Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneğince 2008’de tuz tüketimiyle ilgili yapılan çalışmada, ülkemizde genel olarak tuz tüketiminin ortalamanın üstünde olduğunun tespit edildiğini anlatan Derici, “Türkiye’de bir kişinin günlük aldığı tuz, ortalama 18 gramla normalden 3 kat daha fazla” dedi.

Diyet Sırasında Dikkat Edilmesi Gereken Kurallar

* Günde 3 ana ve 3 ara öğün tüketin

* Öğünleri atlamayın

* Ara öğünleri mutlaka yiyin

* Öğünler her gün ayni saate yenmelidir

* Kışın günde en az 10 bardak su için;yazın 15 bardak su için

* Çay, türk kahvesi ve nescafe fazla tüketmeyin

* Herhangi bir iş yaparken yemek yemeyin,çünkü gereğinden fazla yersiniz

* Yemek masasında sohbet etmekten kaçının

* Televizyon karşısında yemek yemeyin

* Yemekleri yavaş yiyin (her lokmayı yutmadan önce ortalama 15-20 kere çiğneyin)

* Kısa mesafelerde araba yerine yürüyüşü tercih edin

* Günde en az 40 dakika tempolu yürüyüş yapın veya haftada 3 kez spor yapın

* Tuz ve şeker alınımını kısın

* Tavada kızartmayı bırakıp,ızgara ve haşlama yiyin

* Balık ve tavuk etlerini diğer etlere tercih edin

* Doktorun verdiği diyet listesinin dışına çıkmayın.

Beslenme ve Oruç

Biyolojik anlamda beslenme; canlıların, yaşamlarını devam ettirebilmeleri; büyüme, gelişme ve üremeleri için gereken enerjiyi, kendilerinin üretemediği temel yapı taşlarını, kimyasal cevherleri çevreden sağlamaları şeklinde ifade edilebilir.

İnsanlar, enerji kaynağı olarak organik maddeleri kullanırlar. Bunlar; karbonhidratlar, proteinler ve yağlar şeklinde gruplandırılabilir. Alkol de sindirilince enerji verir. Ancak, yan etkileri dolayısı ile beslenme listesi içinde yer almaz.

Yaklaşık, 1 gr. karbonhidrattan ve 1gr. proteinden 4 , 1 gr. yağdan da 9 kalori elde edilmektedir.

Karbonhidratlar; en çok tüketilenler kategorisindedir. Gelişmiş ülkelerde günlük enerjinin ortalama yüzde ellisi karbonhidratlardan gelirken, gelişmekte olan ülkelerde oran, yüzde yetmişi aşabilir.

Kanda dolaşan başlıca yakıt, glikozdur. Beyin gibi bazı organlar, başka bir yakıtı hemen kullanmazlar.

Beslenme

Canlılarda büyüme, sağlık, üreme için gerekli besin maddelerinin alınması. Besinler, bedende gerçekleşen kimyasal tepkimeler için gerekli kimyasal enerjinin yanı sıra, bedene destek olan, hücrelerin oluşması ve yenilenmesi için gereken maddeleri de sağlarlar. Canlıların varlıklarını sürdürebilmeleri için çeşitli kimyasal bileşenler içeren besinler almaları gerekir. Sporculara güç kazandırmak için ya da şişmanlık, şeker hastalığı ve kalıtımsal bozukluklar gibi sorunlara da karşı da, özel beslenme rejimleri uygulanabilir. Dengeli bir rejimde kişinin aldığı kalori, bedenin gereksinmesine uygun olmalıdır. Beslenme rejiminin önemli bileşenleri proteinler, yağlar, karbonhidratlar, su, vitaminler ve tuzlar ile bazı az bulunan elementlerdir. Bunlar uygun ve dengeli biçimde alınmazlarsa, beslenme bozukluğu hastalıkları ortaya çıkar.


Kişinin dengeli beslenmesi için alınan besinler 5 grupta incelenir:

* Tahıl ve Ekmek Grubu
* Süt ve Yoğurt Grubu

Diyabet Diyeti

* Diabet diyeti, yeterli ve dengeli beslenme temeline
dayanmaktadır. Size önerilen miktarlardaki yiyecekler
günlük protein, karbonhidrat, yağ ve enerji ihtiyacınızı
karşılayacaktır.

* Bu diyeti uygularken öğün atlamadan, az ve sık yiyerek kan şekerinizin daha kolay kontrol altına alınmasını sağlarsınız. Önerilen menüdeki yiyeceklerin yerlerini az ve sık yemek koşulu ile değiştirebilirsiniz.

* Dikkat edilmesi gereken önemli noktalar:

Diyetinizi yaparken şeker ve şekerli tatlılar, bal, reçel, pekmez, dondurma, çikolata, pasta, kek, meşrubat gibi şekerli gıdalardan kaçınınız.

Yiyeceklerinizin az yağlı ve sıvı yağ ile pişirilmesine özen gösteriniz. Yağda yapıldığı için kızartmaları yemeyiniz.

Tavuk, balık ve hindi gibi beyaz etleri kırmızı ete tercih ediniz. Etlerin görünür yağlarını çıkarınız.

Çok fazla içeren kaymak, krema gibi besinleri mümkün olduğu kadar yemeyiniz.

Ekmeksiz yapamam diyenlere müjde!

Halk arasında şişmanlattığı söylenen ve rejim yapılırken ilk olarak azaltılan ekmek, diyetisyenler tarafından yenmesi gerektiği söyleniyor.

Çorum Devlet Hastanesi Diyetisyen Hekim Serpil Ovalı, ekmeğin tek başına kilo yapmadığını belirterek, "Ekmek mutlaka tüketilmeli, ancak dengeli beslenilmelidir. Ekmek kan şekerini dengeler" diye konuştu.

Zayıflama diyetlerinde ekmek yerine yağlı ve aşırı şekerli gıdalardan uzak durulması gerektiğini anlatan Diyetisyen Serpil Ovalı, "Ekmek besin grubu 3. gruptur ve tahılların içerisinde yer alır. Buğday, bulgur, çavdar, pirinç mısır ve makarna bu gurup içerisindedir. Bu besin grubunun protein kalitesi düşüktür. Diğer besinlerle birlikte et, süt, yumurta gibi ürünlerle yenmesi halinde kilo alınmasına sebep olur. Ekmekte yağ oranı düşüktür. Ekmek yerken mutlaka buğdaydan yapılmış ekmek tavsiye edilir." diye konuştu.

Halk arasında ekmeğin şişmanlık yaptığı belirtilirken bu fikrin doğru olmadığını ifade eden Serpil Ovalı, "Başta da söylediğim gibi ekmek tak başına kilo yapmaz, Toplum olarak çok fazla meyve ve sebze yemediğimiz için gerekli vitamin ekmekte alınabilir. Bu yüzden şişmanlamayalım diye ekmek yememezlik yapılmaması gerekir. Ekmekte dengeli ve oranlı yenmesi gerekir." diye konuştu.

Mineraller, Görevleri ve Faydaları

Vücudun kendi kendine oluşturamadığı inorganik maddeler olan mineraller, vitaminler ile birlikte çalışarak vücutça en fazla ihtiyaç duyulan bölgelere etkin bir şekilde ulaşmalarını sağlarlar. Dolayısıyla insan vücudunun en az vitaminler kadar minerallere de ihtiyacı vardır.

Kan basıncında, kalp ritminde, kas fonksiyonlarında, vücuttaki sıvı dengesinin devamlılığında, üremede oldukça önemli rol oynayan mineraller ayrıca kan oluşumunu ve sağlıklı sinir fonksiyonları gelişimini de kontrol ederler.

Özellikle büyüme ve gelişme çağındaki çocuklarda mineral eksiklikleri oldukça büyük sorunlara neden olabilmektedir:

Çinko: İnsan organizmasının büyüme ve farklılaşma gibi pek çok biyolojik sürecine katkı sağlayan çinkonun eksikliğinde çocuklarda bağışıklık sistemi yeterli derecede etkin olamadığı için multisistem hastalıkları görülebilir. Büyüme ve gelişme geriliği oluşabilir. Ayrıca ergenlik çağında cinsel olgunluğa erişememe, enfeksiyonlara dayanıksızlık, iştahsızlık ve kilo alamama, öğrenme ve dikkat eksikliği, tat alma duyusunda bozukluk, akne, dermatit, saçlarda incelme ve dökülme gibi cilt sorunları yaşanabilir.

Vitaminler ve Faydaları

A vitamini eksikliği: Kilo alamama, boyun uzamaması, gözyaşının yetersiz salgılanması, gözün parlaklığını yitirerek kuruması, gece görememe ve derinin kuruyarak pullanması A vitamini eksikliğinin yarattığı bazı şikayetlerdendir.

B1 vitamini eksikliği: Büyüme döneminde özellikle sinir sisteminin gelişmesi ve metabolizma için B1 vitaminine ihtiyaç duyulmaktadır. Eksikliğinde kusma, iştahsızlık, huzursuzluk, nefes almada zorluk, kalp çarpıntısı, morarma, kalp yetmezliği, merkezi sinir sistemi bozuklukları, ses kaybı, görme bozuklukları ile beriberi hastalığı yaşanabilir.

B2 vitamini eksikliği: Tek başına bu vitaminin eksiklik belirtilerinin görülmesi nadirdir, genellikle diğer vitaminlerin de eksikliği ile birlikte ortaya çıkar. B2 vitamini eksikliği çocuklarda büyümenin yavaşlaması, kilo kaybı, canlılıkta azalma ve sindirim sorunları gibi durumları da beraberinde getirir.

B3 vitamini eksikliği: Kolay yorulma, sinirlenme, iştahsızlık, hazımsızlık, bulantı, kusma ve ishal, dilde yanma hissi, kızarma, diş eti hassasiyeti, ağız kokusu, deride ışığa karşı hassasiyet, cildin sertleşmesi, huzursuzluk, uykusuzluk, baş ağrısı ile başlayan, ellerde titreme, artan endişe, korku, kaygı duyguları ile devam edip psikoz tablosuna kadar giden sinir sistemi şikayetleri ortaya çıkar.

Çocuklarda Sağlıklı Beslenme

Gelişme çağında mutlaka alınması gereken süt, yumurta, et ve tavuk gibi besinler ve yararları üzerinde durulmalı ve bu tür gerekli besinlerin alınmaması halinde vücudun uğrayacağı hasarlara da dikkat çekilmelidir.

Bir ilköğretim öğrencisinin her gün tüketmesi gereken besinler ve miktarları:

Kemikleri, dişleri ve kaslarının gelişimi, yaşına ve ağırlığına göre ideal boy uzunluğuna sahip olabilmesi için 2-3 su bardağı süt veya yoğurt, bir kibrit kutusu büyüklüğünde peynir,

Beyin gelişimi, hastalıklara karşı dirençli olması ve kansızlıktan korunması için 2-3 köfte büyüklüğünde et (tavuk, balık veya hindi), haftada 3-4 kez 1 adet yumurta, haftada 3-4 kez 1 porsiyon kurubaklagil,

Hastalıklara karşı daha güçlü olması, gözlerinin, dişlerinin, cildinin sağlığı ve kabız olmamaları için 5 porsiyon taze sebze veya meyve,

Enerji sağlaması, sinir sisteminin güçlenmesi için 4-6 orta dilimekmek, 1 porsiyon pilav, makarna veya 1 orta dilim börek, 1 kase çorba.

Besinleri Hazırlama İlkeleri

Besinleri hazırlamak için uygulanan işlemler, gıdaların besleyici değerini arttırır ya da azaltabilir. Aşağıda bazı örnekler verilmiştir. Besinleri hazırlamada bu kurallara uymanın, yeterli ve dengeli beslenmenize katkısı olacağını unutmayınız.

Ekmek, çörek, kurabiye yapmak için hamurun mayalandırılması besleyici değerini arttırır; kabartma tozu, karbonat gibi maddeler ise azaltır.

Mayalandırılmadan yapılan ekmeğin besleyici değeri, mayalı ekmekten daha düşüktür.

En besleyici ekmek, dış kepeği biraz ayrılmış; fakat özü ve iç kepeği ayrılmamış undan, iyice mayalandırılarak yapılan ekmektir.

Tarhana güneşte kurutulursa vitamin değeri azalır. Bu nedenle gölgede ve üstü örtülü olarak kurutulmalıdır.

Süt ve yoğurt, aydınlık yerde ve güneşte bekletilirse vitaminleri kaybolur.

Yeşil ve sarı sebzelerden yapılan salatalar, limon ya da sirke eklendikten sonra bekletilirse A ve C vitamin değeri azalır. Bu nedenle salatalara limon ve sirkenin servis yapılmadan hemen önce eklenmesi uygun olur.

Dengeli Beslenme Kuralları

Yiyeceklerinizi haftalık olarak planlayın. Böylece alışveriş yaparken, abur cubur satın almaktan kurtulabilirsiniz. Asla süpermarkete aç gitmeyin. Eğer insanlar tok karnına alışverişe giderlerse, besin değeri daha yüksek yiyecekler alıyorlar. Abur cuburdan da uzak duruyorlar.



Hayatınızda akılcı bir beslenme rejimi her zaman olmalı. Kilo vermeyi ertelemeyin. Eğer hızla kilo veremediyseniz, hayal kırıklığına uğramayın. Keza çok çabuk kilo kaybederseniz, yeme alışkanlıklarınızı değiştirmeniz imkansız. Herhangi bir tatlıyı yemeden veya bisküvi paketini açmadan önce kendinize sorun, "Ben gerçekten aç mıyım" eğer cevabınız olumluysa, on dakika bekleyin ve bu soruyu tekrar sorun.

Daha hareketli olabilmek için hayatınızda, beslenme rejiminizde değişiklik yapmaktan kaçınmayın.