Hastalık

Obezite (Şişmanlık) Nedir? Şişmanlığın Nedenleri



Obezite - Şişmanlık vücutta yağların normalden fazla olması anlamına gelen bir hastalıktır. Bu durumda yağ dokusunun oranı diğer dokulara göre artmıştır. Bedendeki toplam yağ kadar, yağın dağılımı da önemlidir. Şişmanlık vücutta yağların toplandığı bölgeye göre sınıflandırılabilir:

1.Generalize şişmanlık
2.Üst taraf şişmanlığı
3.Alt taraf şişmanlığı

Generalize Şişmanlık : Dengeli bir şişmanlıktır. Vücudun her tarafı kiloludur. Erkeklerde ve hanımlarda aynı oranlarda görülen bir tip şişmanlıktır. Generalize şişmanlık akupunktur tedavisine iyi cevap verir. Eğer hastanın selülit problemi de varsa mezoterapi yöntemi de akupunkturla kombine edebilir. Bu tip şişmanlarda kanda ki kolesterol düzeyine bakmakta fayda vardır. Kanda ki kolesterol düzeyi yüksek bulunursa ona göre uygun özel kolesterol düşürücü bir diyet listesi verilmelidir.

Üst Taraf Şişmanlığı : Göbek, göğüs ve kollarda yağlanma ile kendini gösteren şişmanlık tipidir .Bacaklar normaldir ve kalçalar dardır. Erkeklerde bu tip şişmanlık oldukça sıktır. Genetik sebeplerin dışında bazı hormonal sebepler de üst taraf şişmanlığa yol açabilir.

Şişmanlar Daha Çabuk Kansere Yakalanıyor

Oxford Üniversitesi araştırmacıları, orta yaş ve üzerindeki binlerce kadının kansere yakalanmasının ardındaki en önemli etkenin aşırı kilolar olduğunu öne sürdü.

İngiltere’de yapılan benzerleri arasındaki en kapsamlı araştırmasında, ülkede 50-60’lı yaşlardaki kadınlarda tespit edilen yılda 6 bin yeni kanser vakasının obeziteden kaynaklandığını belirten Oxford Üniversitesi araştırmacıları, özellikle rahim ve gırtlak kanserlerinin yarısının kiloyla ilişkili bulunduğunu iddia etti.

Bir milyondan fazla kadın üzerinde yapıldığı belirtilen araştırmanın sonuçları, ayrıca aşırı şişmanlığın kadınlarda lösemi, pankreas, yumurtalık, böbrek, meme ve bağırsak kanserleriyle multiple myeloma ve non-Hodgkin’s lenfoma gibi kanser türlerine yakalanma riskini artırdığını da ortaya koydu.

Çocukluk Döneminde Sağlıklı Beslenme

Yenidoğan ve süt çocukluğu dönemi

Bebeklerin sağlıklı bir şekilde doğması annenin yeterli ve dengeli bir şekilde beslenmesi ile mümkündür. Gebelikte artan enerji ve protein ihtiyacının karşılanamaması sonucu annede ağırlık alımında düşüklük, kansızlık, diş çürükleri, kemik erimesi (osteomalazi), ödem ve yüksek tansiyon görülür. Emziren bir annenin de kendi fizyolojik ihtiyaçlarını karşılayacak, vücuttaki besin yedeğini dengede tutarak salgılanan sütün gerektirdiği enerji ve besin öğelerini alması gerekmektedir. Annenin salgıladığı süt, aldığı besinlerin bir ürünüdür. Gebe kadınlara folik asit ve demir desteği yapılmalıdır.

Bebek doğar doğmaz ilk bir saat içinde anne göğsüne koyularak emzirilmeleri sağlanmalıdır. Böylece bebeğin kendisini hastalıklardan koruyacak kolostrumu (ağız) alması sağlanır. Bununla birlikte ülkemizde bebeklerimizin sadece yarısı ilk bir saat içinde emzirilmektedir. Bebeklerimizin sadece % 85´i ilk gün anne sütü almaktadır. Bu nedenle hastanelerimizin tamamının "Bebek Dostu Hastane" olması, anne ve bebeklerin 24 saat aynı odada tutularak emzirilmelerinin teşvik edilmesi gerekmektedir.